Examples of using "Bírom" in a sentence and their turkish translations:
Yapamam.
Ona katlanamadım.
Ben artık bunu yapamam.
Gerçekten artık onu alamam.
Ben onun yorumlarına tahammül edemiyorum.
Ağladığın zaman ben bundan hoşlanmıyorum.
- Ağlamadan duramıyorum.
- Ağlamamak elimde değil.
Ona katlanamıyorum.
Ben artık buna dayanamıyorum.
Bundan fazlasını götüremem.
Stresle baş edemiyorum.
Kendimi gülmekten alamıyorum.
Ben kıskanç kadınlardan nefret ederim.
Artık burada buna katlanamıyorum.
Bu gürültüye katlanamam.
Gözlerimi açık tutamıyorum.
Bu kilidi açtıramıyorum.
Seni görmek için sabırsızlanıyorum.
- Şu aptal kadına dayanamıyorum.
- Şu aptal kadına tahammül edemiyorum.
- Şu aptal kadına katlanamıyorum.
Sana bakmaktan kendimi alamıyorum.
Onun öyle ağlamasını görmeye dayanamam.
Bu valizi tek başıma taşıyamam.
Aslında, ben onu sevmiyorum.
18 yaşına girmek için sabırsızlanıyorum.
Onu sevmiyorum.
Artık o boktan şarkıyı dinlemeye tahammül edemem!
Ben karımdan bu kadar uzun süre uzakta kalamam.
- Bir sürü insan varsa, bundan nefret ediyorum.
- Çok fazla insan olmasından nefret ediyorum.
Artık daha fazla dayanamıyorum! Üç gündür uyumadım!
Onu kibar olduğu için değil ama onurlu olduğu için seviyorum.
Çok yorgunum, gözlerimi güçlükle açık tutabiliyorum.
Bu o kadar ağır bir kutu ki onu taşıyamam.
Onu hiç sevmiyorum.
Çünkü saatimin pili çok küçük. Kendim değiştiremiyorum.
Bu acıya dayanamam.
- Bu kutuyu kaldıramıyorum.
- Bu kutuyu kaldıramam.
Bu bavulu tek başıma taşıyamıyorum.