Examples of using "Abban" in a sentence and their turkish translations:
Oradaki nedir?
Bu konuda emin değilim.
O zamanlar ben öğrenciydim.
Ama o an anladım ki
iletişimimde de esas.
Burada hangi konuda iyi olduğu yazıyor.
O, o dükkânda ne satın aldı?
O şişede ne var?
O dolapta ne var?
Tom o kazada mı öldü?
O adama güvenemezsin.
Senin dürüst olduğuna inanıyorum.
O kolideki neydi?
Onun hakkında oldukça emin değildim.
O zaman evliydim.
- Eh, bunda yanlış olan ne?
- Eh, ne var bunda?
Biz onun söylediğine güvenemeyiz.
Onlar o dükkanda ekmek satıyorlar mı?
- O kutuda ne var?
- O kutudaki nedir?
O kutunun içinde neyin var?
O odada ne var?
Birleşmiş Milletler'in tüm üye devletleri bunların
her zaman başarabilen bir arkadaşı vardır.
hayatı nasıl tasarlayacaklarını öğreten ''Play For Tomorrow''
Onun yaptığında hiçbir kötü niyet yoktu.
O bahçede her türde çiçek vardır.
O, son beş gündür o otelde kalıyor.
Kahve istemediğine emin misin?
Orada bir şey var.
O çekmecede başka ne var?
- Tom o kazada neredeyse ölüyordu.
- Tom az kalsın ölüyordu o kazada.
O zaman yurt dışındaydım.
O konuda farklı bir görüşüm var.
Biz katılmamayı kabul ettik.
Benim dairem o binada.
O banyoda pembe küf vardı.
- İki aile o evde yaşıyor.
- O evde iki aile yaşıyor.
- O evde iki aile yaşar.
- Beş günden beri o otelde kalıyor.
- O, beş gün öncesinden beri o otelde kalıyor.
Tartışmayı bırakalım ve birbirimizin fikirlerine tolere edelim.
O evde garip şeyler oldu.
Bunu yapmana yardım etmek için çok meşgulüm.
Kadın burada rahatsız bir durumda ve
Eski ekonomik model tabii ki doğru;
ve atmosfere salınmasını önleyen
O fabrikada bulduğum hazine --
ve hepinizin yine gülümsediği gerçeğindeki mutluluğu bulabilen bir adam.
Ancak bu kayıp buzul havzasından gelen
Ve o an anladım ki bunu aşabilirdik.
Noel o yıl cumartesiye rastladı.
Tüm hayatı boyunca o kasabada yaşadı.
Ben bir çocukken o gölette yüzerdim.
O, havasında değil.
O mağazada nadir bir pul buldum.
O restoranda sundukları pizza ne kadar büyük?
O sırada sadece on beş yaşındaydık.
O evde kim yaşıyor biliyorum.
O kutuda ne olduğunu biliyor musun?
O anda müzik dinlemek beni rahatlattı.
Bunun doğru olmadığından eminim.
- Bu kültürde insanlar rengarenk giyinirler.
- O kültürde insanlar renkli giyinir.
Yeterli suyumuz olduğundan emin misiniz?
Ona aşık olduğuma eminim.
O sandalda pek çok kişi vardır.
Onların bize güvendiğinden oldukça eminim.
Tom bunun olacağından emin.
Onlar o fabrikada kullanılmış yemek yağını sabun haline getirmektedirler.
Apartmanda evcil hayvanlara izin verilmez.
O şişede kalan şarap yok.
Yatak odaları içinde uyumak için yapılır.
Çünkü, topları çıkarmakta çok iyi hâle geldik
Ama o zamanlar bana bir şey söyleyemezdiniz.
Ama o anda çok ilginç bir şey oldu.
Ama bu onu evlenmekten alıkoymadı.
İnsanlar, hastalığımın, kişiliğim için bir test
Öleceğime eminken
mümkün olan şey.
O zaman Japonya'da demiryolları yoktu.
Şu taraftan!
Tom gençliğinden beri o restoranda yemek yiyor.
Tom o zaman sadece bir çocuktu.
Tom'un geç saatlere kadar çalışmak zorunda olduğundan eminim.
Tom'un hazır olduğundan emin değilim.
Tom'un Fransızca bilmediğinden oldukça eminim.
Tom'un doğruyu söylediğine oldukça eminim.
O ülkedeki kadınlar özgürlükleri için mücadele ediyorlar.
O zaman erkekler erkekti.
Tom'la konuşmamı hiç kimse durduramaz.
Bu şeyin güvenli olduğundan emin misin?
İnkar edilmez bir şey var ki, o kostüm içinde çok komik görünüyor.
O restoranda hiç yemek yememen gerekirdi.
Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
Tom'un çalıştığı restoranda hiç yemek yedin mi?
Burada bunu yapmama yardım edebilecek kimse yok.
Grand Slam kazanmamı engellemiyor.
Herkes durumun normal olduğuna karar kılmıştı.
Duyguları harap eden, yıkıcı bir hastalık.