Examples of using "Őszintén" in a sentence and their turkish translations:
Aslında...
Ben içtenlikle özür diliyorum.
Dürüst olmak gerekirse
O, açıkça konuşur.
Ben gerçekten pişmanım.
Dürüstçe yanıtlamalısın.
Gerçekten özür diliyorum.
Tom gerçekten şaşırmıştı.
Tom gerçekten endişeli.
İçtenlikle umuyorum ki yakında hastalığından iyileşeceksin.
Cohh: Doğrusu, pek sayılmaz.
Açıkça, umurumda değil.
- Ben içtenlikle ummuyorum.
- Umarım öyle değildir.
- Umarım öyle olmaz.
O dürüstçe "hiçbir fikrim yok" dedi.
Dürüst olmak gerekirse, bunu anlamıyorum.
Açıkçası, ondan hoşlanmıyorum.
Açıkça konuşmak gerekirse, o çok fazla umurumda değil.
Biz onun hatası için gerçekten özür dileriz.
Dürüst olun ve eğer "deli meşgul" ifadesini
Açıkçası bunu çok fazla düşünmedim.
Doğrusunu söylemek gerekirse, onlarla gitmek istemiyorum.
Aslında ben de gitmek istiyorum.
Tom Mary'yi gördüğüne gerçekten mutluydu.
Onu gerçekten sevdim.
Açıkçası, onunla çalışmak istemiyorum.
Açıkça konuşmak gerekirse, senin düşünce biçimin demode.
Tom o hikayeye içtenlikle inanır.
Dürüst olmak gerekirse, onunla çalışmak istemiyorum.
Açıkçası, ben onu inanılması zor buluyorum.
Açıkçası, saç kesimini sevmiyorum.
Onu yapmayacağını içtenlikle umuyorum.
Açıkça konuşmak gerekirse, o güvenilmez biri.
Fakat benim, bilhassa, kim olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.
Açık konuşmak gerekirse, bu roman çok ilginç değil.
Umarım öyle değildir.
Açıkçası, sadece birini seçerseniz ve onda ustalaşırsanız
Açıkçası siz hatalısınız.
Tom, dobra dobra konuşan bir tiptir.
Mücadeleyi beyaz olmayan insanların kazanmasını yürekten istiyordum.
Tom'u bugün henüz görmedim, doğrusu eksikliğini de hissetmyorum.
Tom sonunda Mary'nin gerek fikrini ondan almayı başardı.
Doğru söyle bununla ilgili ne düşünüyorsun.
- Açıkçası, burada neler olduğunu bilmiyorum.
- Açıkçası, burada neler olduğu konusunda bir fikrim yok.
Açıkçası bundan hoşlanmıyorum.