Translation of "élelmet" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "élelmet" in a sentence and their turkish translations:

Élelmet pedig az orrával keres.

Yemeği de burnuyla bulur.

Nem volt hol venni élelmet.

- Yiyecek almak için hiçbir yer yoktu.
- Yemek alacak bir yer yoktu.

Napfény híján nem tudnak élelmet előállítani.

Artık yemek üretmek için güneşten faydalanamıyorlar.

- Hozz ételt!
- Hozz élelmet!
- Hozz kaját!

Yiyecek getir.

Leküzdeni a betegségeket? Élelmet adni az éhezőknek?

hastalıkları yok etmek, aç insanları doyurmak,

A legtöbb állat élelmet keresve jut a városokba.

Çoğu hayvan, şehirleri yiyecek bulmak için ziyaret eder.

Az is lehetséges, hogy nappal túl kevés élelmet talál.

Belki de gündüzleri yeteri kadar yemek bulmakta zorlanıyordur.

Sok ezer különböző faj követel itt magának élelmet és mozgásteret,

Yemek ve alan kapma derdindeki binlerce farklı türün arasında...

Az ősszel felhalmozott eleségraktár kimerült. Muszáj élelmet keresnie a hideg éjszakában.

Sonbaharda stokladığı yiyecekler de tükenmiş durumda. Soğuk gecede yiyecek araması gerek.

A nőstény jegesmedve 24 óra alatt akár 80 kilométert is megtesz, élelmet keresve.

Anne kutup ayısı, yemek arayışı içinde 24 saatte 80 kilometreye kadar yol tepebilir.