Examples of using "Verschüttete" in a sentence and their turkish translations:
Tom neredeyse kahvesini döküyordu.
Ben senin masa örtüne kahve döktüm.
Tom, Mary'nin beyaz elbisesinin her yerine kırmızı şarap döktü.
Tom klavyesinin üzerine bir fincan kahve döktü.
Tom sütü döktü.
Tom bir bardak sütünü dökerken Mary "Hayıır!" diye bağırdı.
Çocuk mürekkebi döktü ama böyle olsun istemedi.
Son pişmanlık fayda etmez.
- İş işten geçti.
- Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye.
- İş işten geçmiş.