Translation of "Sparen" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Sparen" in a sentence and their turkish translations:

Wir müssen sparen.

Tasarruf etmeliyiz.

Er muss Energie sparen.

Enerjisini muhafaza etmeli.

Wir müssen Strom sparen.

Elektriği tasarruf etmeliyiz.

Wir müssen Munition sparen.

Mühimmatı korumamız gerekiyor.

Ich versuche, Geld zu sparen.

Para tasarruf etmeye çalışıyorum.

- Tom konnte nur wenig Geld sparen.
- Tom hat es nicht fertiggebracht, viel zu sparen.

Tom sadece biraz para biriktirmeyi başardı.

Sein Lebensziel ist Geld zu sparen.

Onun hayattaki amacı para biriktirmek.

Seine Eltern sparen für seine Universitätsausbildung.

- Ebeveynleri onun kolej eğitimi için birikim yapıyorlar.
- Onun ebeveynleri onun üniversite eğitimi için para biriktiriyor.

Wie viel Zeit sparen wir dadurch?

Ne kadar zaman kazanırız?

- Hochbetten bieten eine Möglichkeit, Platz zu sparen.
- Hochbetten stellen eine Möglichkeit dar, Platz zu sparen.

Ranzalar, alandan kazanmanın bir yoludur.

- Was sollte ich tun, um Zeit zu sparen?
- Was kann ich tun, um Zeit zu sparen?

- Zaman kazanmak için ne yapmalıyım?
- Zaman tasarrufu yapmak için ne yapmalıyım?

Und Sie sparen vielleicht eine Menge Geld.

Ve çok para tasarruf edebilirsiniz.

Ich hatte gehofft, mehr Geld zu sparen.

Biraz daha para biriktirmeyi ummuştum.

Wir sparen, um ein Haus zu kaufen.

Bir ev almak için para biriktiriyoruz.

- Ich habe keine Arbeit und kann deshalb nie sparen.
- Da ich arbeitslos bin, kann ich nichts sparen.

İşsiz olduğum için hiçbir şey tasarruf edemiyorum.

Ich benutzte einen Computer, um Zeit zu sparen.

Zamandan tasarruf etmek için bir bilgisayar kullandım.

Deswegen sparen wir, um sie kaufen zu können.

Bu yüzden onları almak için tasarruf yapıyoruz.

Was sollte ich tun, um Zeit zu sparen?

Zaman tasarrufu yapmak için ne yapmalıyım?

Was ist die beste Methode, Geld zu sparen?

Para biriktirmenin en iyi yolu nedir?

Lass die Kreditkarte zu Hause, wir müssen sparen!

Kredi kartını evde bırak. Tasarruf etmeliyiz!

Wir müssen unserer Ausgaben einschränken, um Geld zu sparen.

Para biriktirmek için masrafları kısmalıyız.

Wir haben den Computer verwendet, um Zeit zu sparen.

Zaman kazanmak için bilgisayar kullandık.

- Wofür sparst du?
- Wofür spart ihr?
- Wofür sparen Sie?

Ne için tasarruf yapıyorsun?

Wir sparen Zeit, wenn wir die Park Street meiden.

Park Street'ten kaçınırsak bu zaman kazandırır.

Es ist leichter, viel auszugeben, als wenig zu sparen.

Çok harcamak biraz biriktirmekten daha kolay.

Sie versucht so viel zu sparen, wie sie kann.

O mümkün olduğunca çok para biriktirmeye çalışıyor.

Sie sparen ihr Geld für den Kauf eines Hauses.

Bir evi satın almak için onlar paralarını tasarruf ediyorlar.

Um Geld zu sparen, fliegt Tom immer dritter Klasse.

Tom her zaman tasarruf yapmak için ekonomi sınıfta uçuyor.

Toms Vorschlag sollte uns allen ein klein wenig Zeit sparen.

Tom'un önerdiği şey hepimize biraz zaman kazandırmalı.

Tom und Maria sparen jedes Jahr die Hälfte ihres Einkommens.

Tom ve Mary her yıl gelirlerinin yarısını tasarruf eder.

Tom hat uns dabei geholfen, eine Menge Geld zu sparen.

Tom çok para biriktirmemize yardım etti.

Wenn Sie diese neue Vorgehensweise übernehmen, werden Sie Zeit sparen.

Bu yeni yöntemi benimserseniz zaman kazanırsınız.

Ich versuche, jeden Monat zehn Prozent meines Gehalts zu sparen.

Her ay maaşımın %10'unu biriktirmeye çalışırım.

Um Geld zu sparen, fing Tom an, selbst zu kochen.

Tom para biriktirebilmek için yemeklerini kendi yapmaya başladı.

Wenn ihr meinen Anweisungen genau folgt, könnt ihr etwas Zeit sparen.

Benim talimatlarımı dikkatli dinlerseniz, size biraz zaman kazandırır.

Eines Tages wirst du erkennen, wie wichtig es ist zu sparen.

Bir gün tasarrufun önemini anlamak için geleceksin.

Wir können etwas Zeit sparen, wenn wir das tun, was Tom vorschlägt.

Tom'un önerdiğini yaparsak biraz zaman tasarrufu yapabiliriz.

Tom bildet mit Freunden Fahrgemeinschaften, um in der Stadt Parkgebühren zu sparen.

Tom şehirde otopark ücreti tasarrufu yapmak için arkadaşlarıyla birlikte yolculuk yapar.

Tom und Maria sparen jedes Jahr mehr als die Hälfte ihres Einkommens.

Tom ve Meryem her yıl kazançlarının yarısından fazlasını biriktirir.

- Tom schlug Möglichkeiten vor, wie wir Geld sparen könnten.
- Tom schlug Geldsparmöglichkeiten vor.

Tom para biriktirebileceğimiz yollar önerdi.

Tom fährt mit 100 km/h auf der Autobahn, um Sprit zu sparen.

Tom yakıt tasarrufu yapmak için otoyolda saatte 60 mil hızla sürer.

Viele Landwirte mussten sich während der Dürre von Vieh trennen, um Futterkosten zu sparen.

Birçok çiftçi kuraklık sırasında beslenme maliyetlerinde tasarruf etmek için kendilerini stoktan mahrum bırakmak zorunda kaldılar.

Man kann dadurch Energie sparen, dass man beim Verlassen eines Zimmers das Licht ausschaltet.

Odadan ayrıldığınız zaman ışıkları kapatırsanız enerjiden tasarruf edebilirsiniz.

- Man sollte beim Verlassen eines Raumes stets das Licht löschen. Das kann viel Strom sparen.
- Man sollte beim Verlassen eines Raums immer das Licht ausschalten. Das kann eine Menge Strom sparen.

Bir odadan ayrılırken ışığı kapatman gerekir. Bu, çok enerji tasarruf ettirebilir.

- Ich werde dieses Geld für Notfälle sparen.
- Ich werde das Geld für Notfälle zur Seite legen.

Acil durumlar için o parayı biriktireceğim.

Bestellungen aus Katalogen sparen euch Zeit und Geld, ohne dass ihr je das Haus verlassen müsst.

Kataloglardan sipariş verme evden ayrılmanızı gerektirmeden size zaman para kazandırır.

- Man sollte nie Einsparungen treffen auf Kosten der Sicherheit.
- Man sollte nie bei der Sicherheit sparen.

Güvenlik konusunda asla işin kolayına kaçmamalısın.

Ich hätte mir die Reise sparen können, wenn du mir einfach gesagt hättest, dass ich heute nicht hier zu sein brauche.

Bugün burada olmam gerekmediğini bana söyleseydin beni bir yolculuktan kurtarabilirdin.

Lass uns zu Hause noch ein bisschen vorglühen, bevor wir in die Disko gehen. Ich möchte nämlich ein bisschen Geld sparen.

Kulübe gitmeden önce evde önceden içelim, çünkü biraz para tasarruf etmek istiyorum.

„Energy Star“ ist ein freiwilliges Programm der amerikanischen Umweltschutzorganisation EPA, das Unternehmen und Einzelpersonen dabei unterstützt, durch bessere Energienutzung Kosten zu sparen und unsere Umwelt zu schonen.

ENERGY STAR, işletmelerin ve bireylerin tasarruf yapmasına ve üstün enerji verimliliği ile iklimimizi korumasına yardımcı olan bir ABD Çevre Koruma Ajansı gönüllü programıdır.

Schlicht durch die Ausrichtung eines Hauses in Bezug auf die Sonne kann man bis zu dreißig Prozent der für die Heizung oder Kühlung des Hause benötigten Energie sparen oder vergeuden.

Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.