Translation of "Klettern" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Klettern" in a sentence and their turkish translations:

Tom begann zu klettern.

Tom tırmanmaya başladı.

- Kannst du auf den Baum klettern?
- Können Sie auf den Baum klettern?
- Könnt ihr auf den Baum klettern?

Ağaca tırmanabilir misin?

Lilahs Mutter kann Klettern gehen

Lilah’ın annesi kaya tırmanışına gidiyor

Eichhörnchen klettern flink auf Bäume.

Sincaplar ağaçlara tırmanmada çabuktur.

Wir klettern auf die Palme.

Biz palmiye ağacına tırmanıyoruz.

Bären können auf Bäume klettern.

Ayılar ağaçlara tırmanabilir.

Eichhörnchen klettern gern auf Bäume.

Sincaplar ağaçlara tırmanmaya bayılır.

Kinder klettern gern auf Bäume.

Çocuklar ağaçlara tırmanmayı severler.

Nicht auf die Mauer klettern!

Duvarın üstüne çıkma.

Sie kann gut auf Bäume klettern.

Bir ağaca tırmanmada iyidir.

Manche Tiere können sehr gut klettern.

Bazı hayvanlar tırmanmada çok iyidirler.

Ich bin zu müde zum Klettern.

Tırmanamayacak kadar çok yorgunum.

Ich musste über den Zaun klettern.

Ben çitin üzerinden tırmanmak zorunda kaldım.

Ich musste über die Mauer klettern.

Duvarın üzerine tırmanmak zorundaydım.

Ich muss auf den Baum klettern.

Ağaca tırmanmam gerekiyor.

Kannst du auf den Baum klettern?

Ağaca tırmanabilir misin?

Geparde können nicht auf Bäume klettern.

Çitalar ağaçlara tırmanamazlar.

Klettern wir rein und sehen uns um.

İçeri girip ne bulduğumuza bakalım.

Er sieht kaum genug, um zu klettern.

...hareket edemeyecek kadar kör.

Aber klettern wir erst einmal runter. Okay.

Ama önce aşağı inelim. Pekâlâ.

Andere Ameisen klettern weiter über diese Brücke

diğer karıncalar bu köprünün üzerinden devam ederek tırmanıyor

Kommt; wir klettern jetzt auf den Gipfel!

Bu dağın tepesine tırmanalım.

- Klettere weiter!
- Klettern Sie weiter!
- Klettert weiter!

Tırmanmaya devam et.

Ein Bär kann auf einen Baum klettern.

Ayılar ağaca tırmanabilir.

Auf diesen Berg klettern war leichtes Spiel.

- O dağa tırmanmak çok kolaydı.
- O dağa tırmanmak çok oyuncağıydı.

Okay, bereiten wir alles vor und klettern runter.

Tamam, önce bunu ayarlayıp sonra da işe koyulacağız.

Aber der älteste Bruder kann schon selbst klettern.

Ama en büyük abi kendi başına tırmanabiliyor.

Er versuchte vergeblich, auf den Zaun zu klettern.

O boşuna çite tırmanmaya kalkıştı.

Katzen können auf Bäume klettern, aber Hunde nicht.

Kediler ağaçlara tırmanabilir ama köpekler tırmanamaz.

Man soll den Affen nicht das Klettern lehren.

Bilene ne yapacağını söyleme.

Wir müssen uns jedenfalls entscheiden. Wie klettern wir hoch?

Her türlü bir karar vermeliyiz. Neyi seçeceksiniz?

Okay, klettern wir runter und sehen nach der Medizin.

Tamam, aşağı inip şu şeylere... Şu ilaçlara bir bakalım.

Klettern wir nach unten und suchen stattdessen nach Hinweisen.

Geri dönüp bunun yerine ipuçları arayalım.

- Tom sagt, dass er jemand über den Zaun hat klettern sehen.
- Tom sagt, er habe jemanden über den Zaun klettern sehen.

Tom, birinin çitten tırmanmasını gördüğünü söyledi.

Es kann viel gefährlicher sein, als nach oben zu klettern

Bu yukarıya tırmanmaktan çok daha tehlikeli olabiliyor

- Kletter nicht darauf!
- Klettert nicht darauf!
- Klettern Sie nicht darauf!

Buna tırmanma!

Ich fand ein riesiges Metalltor, über das ich drüber klettern wollte.

Büyük bir metal kapı buldum, tırmanıp atlamaya çalıştım,

Es könnte allerdings gefährlich sein, auf einen so hohen Baum zu klettern.

Ama bu denli yüksek bir ağaca tırmanmayı denemek çok tehlikeli olabilir.

Das Klettern auf Klippen ist immer gefährlich. Es sieht ziemlich steil aus,

Kayalık tırmanışları her zaman tehlikeli olur. Burası oldukça dik görünüyor

Klettern wir hoch und in diesen Tank? Oder durchsuchen wir den Altmetallhaufen?

Yukarı çıkıp bu su tankına mı girelim? Yoksa bu hurda yığınına mı?

Klettern wir auf den Baum oder suchen wir nach Hinweisen in der Natur?

Ağaca mı tırmanayım, çevrede ipucu mu arayayım?

- Es fällt ihm nicht schwer, auf Bäume zu klettern.
- Er klettert mit Leichtigkeit auf Bäume.

O, ağaçlara tırmanmada zorluk çekmiyor.

- Je höher wir steigen, desto kälter wird es.
- Je höher wir klettern, desto kälter wird es.

Yükseğe tırmandıkça, hava soğur.

Sollen wir uns direkt hier nach unten abseilen? Oder suchen wir einen anderen Weg und klettern herunter?

Halatla dümdüz bir şekilde mi inelim, halat olmadan serbest şekilde mi aşağı inelim?