Translation of "Jahreszeit" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Jahreszeit" in a sentence and their turkish translations:

Ich mag diese Jahreszeit.

Bu sezondan hoşlanıyorum.

- Zu jeder Jahreszeit blühen andere Blumen.
- Zu jeder Jahreszeit blühen verschiedene Blumen.

Her mevsimde farklı çiçekler çiçek açar.

Es ist die beste Jahreszeit.

Bu, yılın en iyi mevsimi.

Der Winter ist die kälteste Jahreszeit.

Kış bir yıl içindeki en soğuk mevsimdir.

Welche Jahreszeit magst du am liebsten?

En çok hangi mevsimi seversin?

Der Frühling ist eine angenehme Jahreszeit.

İlkbahar çok hoş bir mevsim.

In dieser Jahreszeit schneit es viel.

Yılın bu zamanında bir sürü karımız var.

Jede Jahreszeit hat ihre eigene Schönheit.

Her sezonun kendi güzelliği vardır.

Der Sommer ist die wärmste Jahreszeit.

Yaz yılın en sıcak mevsimidir.

Der Sommer ist die heißeste Jahreszeit.

Yaz, en sıcak mevsimdir.

Zu dieser Jahreszeit haben wir viel Schnee.

Yılın bu zamanında bir sürü karımız var.

Um diese Jahreszeit ist das Wetter unbeständig.

Yılın bu zamanında hava değişkendir.

Der Frühling ist die Jahreszeit zum Bäumepflanzen.

Bahar ağaç dikimi mevsimidir.

Zu dieser Jahreszeit wird es hier kalt.

Yılın bu zamanında burada hava soğur.

Zu dieser Jahreszeit ist sie auf Lachse angewiesen.

Yılın bu zamanı... ...somonla beslenir.

Der Herbst ist die beste Jahreszeit zum Lesen.

Okumak için en iyi mevsim sonbahardır.

Ich finde, der Herbst ist die schönste Jahreszeit.

Bence sonbahar yılın en güzel mevsimi.

Der Herbst ist die beste Jahreszeit zum Wandern.

Yürüyüşe çıkmak için en iyi mevsim sonbahardır.

In Tokio beginnt die kalte Jahreszeit Mitte November.

Tokyo'da soğuk mevsim kasım ortasında başlar.

Frühling ist die Jahreszeit, um Bäume zu pflanzen.

Ağaçların ekildiği mevsim ilkbahardır.

Durch den Regen zu dieser Jahreszeit ist alles feucht.

Bu bölgedeki yıllık yağışlar her şeyi ıslatıyor.

Zu dieser Jahreszeit ernähren sie sich sonst von Kiefernnadeln.

Yılın bu zamanında genelde çam iğnesiyle beslenirler.

Doch zu dieser Jahreszeit müssen sie die Nacht nutzen.

Ama yılın bu vakti... ...geceyle yüzleşmek zorundalar.

Um diese Jahreszeit bläst ein Wind vom Ozean her.

Okyanustan gelen bir rüzgâr, yılın bu zamanında eser.

Ich hasse es, zu dieser Jahreszeit allein zu sein.

Yılın bu zamanında yalnız olmaktan nefret ediyorum.

Tom sagte, es sei zu dieser Jahreszeit kalt in Boston.

Tom yılın bu zamanında Boston'da soğuk olduğunu söyledi.

Wenn du in dieser Jahreszeit Eis isst, kannst du Halsschmerzen bekommen.

Bu mevsimde dondurma yersen boğazın ağrıyabilir.

- Der Frühling ist meine liebste Jahreszeit.
- Meine Lieblingsjahreszeit ist der Frühling.
- Der Frühling ist meine Lieblingsjahreszeit.

Benim en sevdiğim mevsim bahardır.

Wegen der Reisfelder in der Nähe meines Hauses kann ich zu dieser Jahreszeit oft die ganze Nacht lang die Frösche quaken hören.

Evimin yakınında pirinç tarlaları bulunduğundan, sık sık yılın bu zamanı boyunca bütün gece gaklayan kurbağaları duyuyorum.