Translation of "Feiern" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Feiern" in a sentence and their turkish translations:

Wir feiern.

Biz kutluyoruz.

Wir müssen feiern.

Kutlamalıyız.

Feiern machen Spaß.

Partiler eğlencelidir.

Zeit zu feiern!

Parti zamanı.

Ich war feiern.

Dışarıda kutlama yapıyordum.

Was feiern wir?

Neyi kutluyoruz?

Warum feiern wir?

Neden kutluyoruz?

- Vom Feiern verstehst du was!
- Vom Feiern versteht ihr was!
- Vom Feiern verstehen Sie was!

Nasıl parti yapacağını gerçekten biliyorsun.

Jetzt lasst uns feiern!

Şimdi kutlayalım.

Heute Abend feiern wir.

Bu gece kutluyoruz.

Wir feiern beide gerne.

İkimiz parti yapmayı severiz.

Wir hatten viel zu feiern.

Kutlayacak çok şeyimiz vardı.

Ich langweile mich auf Feiern.

Partiler beni sıkar.

Haben wir etwas zu feiern?

Kutlayacak bir şeyimiz var mı?

Wir feiern gerade Toms Geburtstag.

Tom'un doğum gününü kutluyoruz.

Bist du bereit zu feiern?

Kutlamaya hazır mısınız?

Tom will immer nur feiern.

Tom sadece her zaman parti yapmak istiyor.

Vom Feiern versteht Tom was!

Tom nasıl parti vereceğini gerçekten bilir.

Wir hätten gemeinsam feiern sollen.

Birlikte kutlamalıydık.

SIe verdienen es zu feiern.

Onlar kutlamayı hak ediyorlar.

Wir sollten den Sieg feiern.

Zaferi kutlamalıyız.

Mir ist nicht nach Feiern zumute.

Canım kutlama yapmak istemiyor.

Beim Unglück ist Feiern das Beste.

Talihsizlik durumunda kutlamalar en iyisidir.

Wann willst du deinen Geburtstag feiern?

Doğum günü partini ne zaman vermek istiyorsun?

Ich werde nicht zu Feiern eingeladen.

Partilere davet edilmiyorum.

Tom wird nie auf Feiern eingeladen.

Tom asla partilere davet edilmez.

Ich werde selten auf Feiern eingeladen.

Partilere nadiren davet edilirim.

- Feierst du gerne?
- Feiern Sie gerne?

Kutlamak istiyor musun?

Ihre Hochzeit werden sie morgen feiern.

Onların düğünleri yarın olacak.

An seinem Geburtstag feiern wir immer.

Onun doğum gününde her zaman parti yaparız.

Ich werde selten zu Feiern eingeladen.

Ben nadiren partilere davet edilirim.

Ich werde nie zu Feiern eingeladen.

Asla partilere davet edilmem.

Mir war nicht nach Feiern zumute.

Canım kutlamak istemiyordu.

Heute werden wir meinen Geburtstag feiern.

Bugün benim doğum günümü kutlayacağız.

Kam, um den 1. Mai zu feiern

1 Mayısı kutlamak için geldi

Kate wird wohl ihren Geburtstag nicht feiern.

Kate muhtemelen doğum gününü kutlamayacak.

Ich will heute Abend tanzen und feiern.

Bu gece dans etmek ve parti yapmak istiyorum.

Amerikaner feiern den Tod Osama bin Ladens.

Amerikalılar Usame bin Ladin'in ölümünü kutluyor.

Sie lädt uns auf alle ihre Feiern ein.

O bizi bütün partilerine davet eder.

Am vierzehnten Februar feiern die Amerikaner den Valentinstag.

14 Şubat'ta Amerikalılar Sevgililer Günü'nü kutlarlar.

Heute feiern wir das Jubiläum von 125 Jahren Esperanto!

Bugün Esperantoca'nın 125'inci yıl dönümünü kutluyoruz!

Ich finde, es ist noch zu früh zum Feiern.

Sanırım kutlamak için hala çok erken.

Tom und Maria feiern am Montag ihren dreißigsten Hochzeitstag.

Tom ve Mary Pazartesi günü otuzuncu evlilik yıldönümlerini kutlayacaklar.

Mein Großvater väterlicherseits wird morgen seinen achtundachtzigsten Geburtstag feiern.

- Baba tarafından dedem yarın 88. doğum gününü kutluyor.
- Babamın babası yarın seksen sekizinci yaş gününü kutlayacak.

- Feierst du Weihnachten?
- Feiert ihr Weihnachten?
- Feiern Sie Weihnachten?

Noeli kutluyor musun?

Man sagt, dass Japaner Weihnachten anders feiern als Amerikaner.

Japon halkının Noel'i Amerikalılar'ın yaptığı şekilde kutlamadıkları söylenilmektedir.

- Gehst du heute Abend aus?
- Gehst du heute feiern?

Bu gece çıkıyor musun?

Am 14. Februar feiern die Amerikaner den Sankt-Valentins-Tag.

14 Şubat günü Amerikalılar St. Valentine gününü kutlar.

- Wie feierst du deinen Geburtstag?
- Wie feiern Sie Ihren Geburtstag?

Doğum gününü kutlamak için ne yaparsın?

Die Universität ist nicht zum Feiern, sondern zum Lernen da!

Üniversite eğlenmek için değil, öğrenmek içindir.

Ist die Katze aus dem Haus, feiern die Mäuse Kirtag.

Kedilerin olmadığı yerde meydan farelere kalır.

- Heute feiern wir den Afrikatag.
- Heute begehen wir den Tag Afrikas.

Bugün Afrika gününü kutluyoruz.

- Er wird nie auf Feiern eingeladen.
- Er wird nie zu Partys eingeladen.

O asla partilere davet edilmez.

Willst du denn nicht, dass alle deine Freunde zu deiner Party kommen und mit dir feiern?

Bütün arkadaşlarınızın partinize gelmesini ve sizi kutlamasını istemiyor musunuz?

- Ich habe vor, die Neujahrsferien in Australien zuzubringen.
- Ich habe vor, Neujahr in Australien zu feiern.

Yılbaşı tatilini Avustralya'da geçirmeyi planlıyorum.

- Haben Sie sich schon entschieden, wo Sie das Weihnachtsfest begehen werden?
- Haben Sie schon entschieden, wo Sie das Weihnachten feiern werden?

Noel'i nerede kutlayacaklarına karar verdiniz mi?

Dies ist eine Zeit im Jahr, wenn Menschen mit Familie und Freunden zusammenkommen, um Passah zu begehen und Ostern zu feiern.

Bu, Hamursuz bayramını gözlemlemek ve Paskalyayı kutlamak için insanların aileleri ve arkadaşlarıyla bir araya geldiği, yılın bir zamanıdır.

Zehntausende hatten sich am Sonntagmorgen trotz der Kälte und des Regens auf dem Petersplatz versammelt, um mit Papst Franziskus die Ostermesse zu feiern.

On binlerce insan soğuk ve yağmura rağmen Paskalya kutlamasında Papa Francis ile Dindar Kütleye katılmak için pazar sabahı Aziz Petrus Meydanında toplandı.

An Silvester feiert die Welt, dass sich das Datum ändert. Ich wünsche mir, dass wir irgendwann das Datum feiern, an dem sich die Welt geändert hat.

Yılbaşı gecesinde bütün dünya tarih değiştiği için kutluyor. Ben ise dünyada bir şeylerin değişmiş olmasını kutlamak isterim.

An Silvester feiert die ganze Welt, dass sich das Datum ändert. Ich würde hingegen lieber das Datum feiern, an dem sich die Dinge in der Welt ändern.

Yılbaşı gecesi bütün dünya tarih değiştiği için kutluyor. Ben ise dünyada bir şeylerin değişmesini kutlamak isterdim.