Examples of using "Einzigen" in a sentence and their turkish translations:
Bir tek balık yakalamadım.
- Hiç kalemi yoktu.
- Onun tek bir dolma kalemi yoktu.
Burada sadece biz varız.
Hiç kanıtım yok.
Tom ve Mary tek hayatta kalanlar.
Tom tek silah atışı yarasından öldü.
- O, biricik oğlunu gömdü.
- O, tek oğlunu toprağa verdi.
Benim tek bir düşmanım yok.
Bir tek serçe duyulmuyordu.
Bir tek açıklamada mı kalmıştı bu olay
Bir adım daha atamam.
İntiharı tek çıkış yolu olarak gördü.
Tek bir cümle çevirmedim.
Asla bunlardan başka bir tane almayacağım.
Her yolculuk tek bir adımla başlar.
İnsanlar alet kullanan tek hayvanlar değil.
Buradaki tek Kanadalı biz değiliz.
Onun aklında bunlar var olan tek kategoriler.
Fakat buradaki tek avcılar foklar değil.
Hayatı pamuk ipliğine asılı.
İnsanlar sadece elbise giyen hayvanlardır.
Burada Fransızca bilen tek kişi biziz.
Burada Bostonlu olan tek kişiler biz değiliz.
Onun fikirleri ona bir tek kuruş kazandırmadı.
Beluga balinalarının tek doğal düşmanı kutup ayılarıdır.
Bu çanta herhangi bir mağazada mevcut değildir.
Bir anda değişti.
En uzun yolculuk bile bir tek adımla başlar.
Bunlar sadece hatırlaman gereken kurallar.
Tek oğlum Tom'a dedemin ismini verdik.
Ondan bir mektup bile almadım.
Artık Japonya'da bir tek güvenli yer yok.
Tom bir araba kazasında tek oğlunu kaybetti.
Tom ve Mary kurtarılan tek kişiler değildi.
Tom tek kızının ölümünden çok etkilendi.
Sosyal medyada bir tek Twitter'ı kullanıyorum.
Kazadan sağ kurtulan sadece Tom ve benim.
Onun suçlu olmadığına inanan sadece biz değiliz.
Yarın sınava giren öğrenciler sadece biz mi olacağız?
Sanırım bu adadaki tek insanlar biziz.
Buradan çıkmanın tek bir yolu var gibi görünüyor.
Hâlâ burada olanlar sadece sen ve Emet'sin.
Bin millik bir yolculuk bir tek adımla başlar.
Papağanlar insan konuşmasını taklit edebilen tek hayvandır.
Tek bir yaprağın sindirimi bir ay sürebilir,
Şehir ortamında refah seviyesi yükselen tek primatlar biz değiliz.
Sadece bir erkek kardeşim var.
Kesinlikle bilen kişiler Tom ve Mary'dir.
Tom'un odadan ayrıldığı tek zaman tam öğle yemeği yememizden önceydi.
bir tek filminde ağlattı bir de 2000 yılında
- Ziyan edecek tek kuruşum yok.
- Tek bir yeni boşa harcamayı göze alamam.
Evimde sahip olduğum tek silah su tabancaları.
Tom uzaktayken Mary'ye bir mektup bile yazmadı.
Polislerin kapı tokmağında buldukları tek parmak izleri Tom'unkilerdi.
Onu yapanlar sadece biz değiliz.
Asya'nın hayatta kalan birkaç büyük maymunundan biri, birden Scourfield ve rehberine dal fırlatmaya başladı.
onu Tuileries Sarayı'nda karşılamayı bekleyen tek Mareşal Davout ve Lefebvre idi.
Bu zafer için Napolyon sonunda ona Mareşal'in copunu verdi -
Odayı tek bir mum aydınlatıyordu.
Tek bir hatayla cesareti kırılacak bir adam değildi.
Olimpiyat Oyunlarında yer alan sadece iki Asya dövüş sanatları, Taekwondo ve judo'dur.
Ondan bir mektup bile almadım.
Ondan bir mektup bile almadım.
Bir hidrojen atomu çekirdeği tek bir protondan oluşur. Bu protonun etrafında tek bir elektron döner.
Tom bir tek gün bile kaçırmadan ya da hiç geç kalmadan üç yıl liseye devam etti.
Üç yüz yıldır burada yaşıyorum ve bütün bu zaman kendinden başka tek bir insan görmedim.
Paranızın tümünü bir cepte tutmayın.
Her adımda sadece tek bir düşüncem var: Seni geri istiyorum.
Kitapları ödünç verme; hiç kimse onları geri vermez. Kütüphanemde hala kalan kitaplar diğer insanlardan ödünç aldıklarımdır.
Onlar yiyecek veya içecek olmadan ve bir tek evle karşılaşmadan, büyük bir ormanın içinde iki gün seyahat etmeye gittiler ve her gece onlar ormanda olan vahşi hayvanların korkusu ile ağaçlara tırmanmak zorunda kaldılar.