Translation of "Briefmarken" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Briefmarken" in a sentence and their turkish translations:

- Verkaufst du Briefmarken?
- Verkauft ihr Briefmarken?
- Verkaufen Sie Briefmarken?

Pul satıyor musunuz?

Jack sammelt Briefmarken.

Jack pullar toplar.

Tom sammelt Briefmarken.

- Tom pul toplar.
- Tom pul biriktirir.
- Tom pul koleksiyonu yapar.
- Tom pul biriktiriyor.

Ich brauche Briefmarken.

Pullara ihtiyacım var.

- Wo kann ich Briefmarken kaufen?
- Wo kann ich Briefmarken bekommen?

Nerede pul alabilirim?

Ich muss Briefmarken kaufen.

Pullar satın almalıyım.

Mein Bruder sammelt Briefmarken.

- Erkek kardeşim pul biriktiriyor.
- Erkek kardeşim pul koleksiyonu yapıyor.

- Ich habe mit ihm Briefmarken getauscht.
- Ich tauschte mit ihm Briefmarken.

Onunla pulları değiştirdim.

- Ich kaufte ein paar Briefmarken.
- Ich habe ein paar Briefmarken gekauft.

Birkaç pul aldım.

Er hat viele ausländische Briefmarken.

- O bir sürü yabancı pullara sahipti.
- O birçok yabancı pula sahipti.

Apropos Hobbys: sammelst du Briefmarken?

- Hobilerden bahsetmişken, pul toplar mısınız?
- Hobilerden söz etmişken, pul toplar mısın?

Ich sammle Briefmarken als Hobby.

Bir hobi olarak pulları toplarım.

Er sammelte eine Menge Briefmarken.

O, çok sayıda pul topladı.

Sammelst du immer noch Briefmarken?

Hâlâ pul biriktirir misin?

Ihr Hobby ist Briefmarken sammeln.

Onun hobisi pul toplamaktır.

Mein Hobby ist Briefmarken sammeln.

Hobim pul toplamaktır.

Er gab mir ein paar Briefmarken.

O bana birkaç pul verdi.

Ich kaufe Briefpapier, Briefmarken und Papiertaschentücher.

- Ben mektup kağıdı, birkaç pul ve birkaç kağıt mendil alıyorum.
- Ben mektup kâğıdı, pul ve kâğıt mendil satın alıyorum.

Mein Hobby ist, Briefmarken zu sammeln.

Hobim pul toplamadır.

Ich liebe es, Briefmarken zu sammeln.

Pul toplamayı seviyorum.

Tom schenkte mir ein paar Briefmarken.

Tom bana bazı pullar verdi.

Ich besitze einige sehr alte Briefmarken.

Bazı çok eski pullara sahibim.

Ich muss ein paar Briefmarken kaufen.

Bazı pullar almam gerekiyor.

Nächste Woche werden neue Briefmarken herausgegeben.

Yeni pullar gelecek ay çıkarılacak.

- Wo bist du auf die seltenen Briefmarken gestoßen?
- Wo sind Sie auf die seltenen Briefmarken gestoßen?

Nadir pullara nerede rastladın?

Letzten Monat wurden drei neue Briefmarken herausgegeben.

Geçen ay üç yeni pul basıldı.

John tauscht mit seinen Freunden gerne Briefmarken.

John, arkadaşları ile pul ticareti yapmayı seviyor.

In diesem Laden werden keine Briefmarken verkauft.

Bu dükkânda pul satılmıyor.

Man kann bei jeder Postfiliale Briefmarken bekommen.

Herhangi bir postanede pul satın alabilirsiniz.

Ich habe fünf Briefmarken zu zehn Yen gekauft.

Beş adet 10 yenlik pul aldım.

Ich habe fünfmal so viele Briefmarken wie er.

- Onun sahip olduğunun beş katı kadar çok sayıda pula sahibim.
- Onun beş katı pulum var.

Ich habe gehört, dass du auch Briefmarken sammelst.

Senin de pul topladığını duydum.

Ich habe nicht gewusst, dass du Briefmarken sammelst.

Pulları biriktirdiğini bilmiyordum.

Ihr einziges Hobby ist das Sammeln von Briefmarken.

Onun tek hobisi pul toplamaktır.

Du hast mehr Briefmarken gekauft als wir brauchen.

Gerekenden fazla pul almışsın.

Sie hat ungefähr so viele Briefmarken wie ich.

O benim sahip olduğum kadar çok sayıda pula sahiptir.

Er sammelt gerne alte Briefmarken, dies ist sein Hobby.

Hobisi eski pulları toplamaktır.

Ich gehe jetzt zur Post und besorge ein paar Briefmarken.

Şimdi birkaç pul almak için, postane'ye gidiyorum

Lassen Sie Geld Menschen dienen, ohne sich um Briefmarken zu kümmern

para pul umurlarında değil insanlığa hizmet olsun

Bob gab Tina fast alle Briefmarken, die er gesammelt hatte, und behielt nur wenige für sich.

Bob topladığı pulların neredeyse tümünü Tina'ya verdi ve kendisine sadece birkaç tane ayırdı.