Translation of "Blickte" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Blickte" in a sentence and their turkish translations:

Tom blickte um sich.

Tom etrafına bakındı.

- Maria blickte in ihren magischen Spiegel.
- Maria blickte in ihren Zauberspiegel.

Mary onun sihirli aynasına baktı.

Der Mann blickte mich an.

Adam bana baktı.

Tom blickte auf und lachte.

Tom yukarı baktı ve güldü.

Er blickte zum Nachthimmel auf.

O, gece gökyüzüne baktı.

Sie blickte zu ihm hoch.

O ona baktı.

Sie blickte mich argwöhnisch an.

O bana kuşkuyla baktı.

Tom blickte in die Ferne.

- Tom perspektife baktı.
- Tom uzaklığa baktı.

Tom blickte durch den Türspion.

Tom kapıdaki gözetleme deliğinden baktı.

Tom blickte sich schnell um.

Tom çabucak etrafına baktı.

Tom blickte zum Sternenhimmel empor.

Tom yıldızlı gökyüzüne baktı.

Tom blickte von seiner Arbeit auf.

Tom işinden başını kaldırıp baktı.

Tom blickte hinauf zu den Sternen.

Tom yıldızlara baktı.

Tom blickte von seinem Buch auf.

Tom kitabından aradı.

Tom hörte Schritte und blickte auf.

Tom ayak seslerini duydu ve yukarıya baktı.

Tom blickte sich im Zimmer um.

Tom odayı gözden geçirdi.

Ich blickte in seine großen, glänzenden Augen.

İri ve parlak gözlerinin içine baktım

Tom öffnete die Schachtel und blickte hinein.

Tom kutuyu açtı ve içine baktı.

- Tom schaute nach oben.
- Tom blickte auf.

Tom sözlükte aradı.

Das arme Mädchen blickte zum Himmel hinauf.

Yoksul kız gökyüzüne baktı.

- Er sah hoch zu den Sternen.
- Er blickte zu den Sternen hinauf.
- Er blickte zu den Sternen empor.

O, yıldızlara baktı.

- Tom runzelte die Stirn.
- Tom blickte finster drein.

Tom kaşlarını çattı.

Tom öffnete die Tür und blickte nach draußen.

Tom kapıyı açtı ve dışarı baktı.

Tom hob die Schachtel auf und blickte hinein.

Tom kutuyu aldı ve içine baktı.

Tom öffnete die Jalousie und blickte nach draußen.

Tom pancuru açtı ve pencereden dışarı baktı.

- Tom blickte nach unten.
- Tom schaute nach unten.

Tom aşağıya baktı.

Tom blickte ein letztes Mal zurück zu Maria.

Tom son kez Mary'ye geri baktı.

- Tom warf einen Blick zurück.
- Tom blickte zurück.

Tom arkasına bir göz attı.

Tom saß still da und blickte ins Feuer.

Tom ateşe bakarak sessizce oturdu.

Und das kleine schwarze Kaninchen blickte nimmermehr traurig drein.

Ve küçük siyah tavşan bir daha asla üzgün görünmedi.

Tom setzte sich im Bett auf und blickte umher.

Tom yatakta dik oturdu ve etrafına baktı.

Tom saß alleine da und blickte starr vor sich hin.

- Tom tam karşıda bakarken tek başına oturuyordu.
- Tom dosdoğru bakarken tek başına oturuyordu.

Herbert öffnete seinen Mund, doch Tom blickte ihn drohend an.

Herbert ağzını açtı ama Tom ona tehditkar bir görünüm verdi.

Maria kletterte aufs Dach und blickte über die Stadt hinweg.

Mary tavana çıktı ve kasabaya baktı.

Er blickte auf seine Uhr und bestellte noch einen Tee.

Saatine bakıp bir çay daha söyledi.

Die Frau stand vom Stuhl auf. Und sie blickte zur Tür.

Kadın sandalyeden kalktı ve kapıya doğru baktı.

- Tom blickte Maria noch nicht einmal an.
- Tom sah Maria noch nicht einmal an.

Tom, Mary'ye bakmadı bile.

Tom blickte auf sein Leben zurück und fragte sich, ob er tatsächlich etwas geschaffen hatte.

Tom mazisine bakıp, hayatta başarı gösterdiği bir şeyler olup olmadığını düşündü.

Tom blickte verwegen in die Runde seiner Todfeinde, die sich bereits am Konferenztisch versammelt hatten.

Tom, konferans masasında toplanmış olan can düşmanlarının çevresine cesurca baktı.

- Tom blickte aus dem Fenster und sah Maria mit ihrem Hund spielen.
- Tom sah durch das Fenster Maria mit ihrem Hund spielen.

Tom pencereden dışarı baktı ve Mary'nin köpeğiyle oynadığını gördü.