Examples of using "Supporter" in a sentence and their turkish translations:
Ağrıya katlanmalısın.
Katlanma dayanılmaz olabilir.
Ona daha fazla dayanamadım.
Ben buna katlanamam.
Ben artık buna dayanamıyorum.
Ağrıya katlanabilir misin?
Biz buna nasıl katlanabiliriz?
Ona nasıl dayanabiliyorsun?
Gürültüye nasıl katlanabiliyorsun?
Ben artık buna katlanamıyorum.
Ona daha fazla katlanamam.
Bazen sana tahammül edemiyorum.
Ben bu acıya artık dayanamıyorum.
Ona artık katlanamıyorum.
Bu matara... Ağırlığımı taşıyor gibi.
Onun kabalığına dayanamadım.
Ona tahammül edemiyorum.
Ona tahammül edemiyorum.
- Ben bununla uğraşamam.
- Bununla başa çıkamam.
Ona nasıl tahammül edebiliyorsun?
Buna katlanmak zorunda değilim.
Ben artık ona katlanamıyorum.
Ona daha fazla katlanamam.
Ona bakmaya katlanamadım.
Gürültüye katlanamıyorum.
Onun kabalığına daha fazla katlanamadı.
Onun davranışına katlanamam.
Onun küstahlığına katlanamıyorum.
Bu gürültüye katlanamam.
Hastanelere katlanamam.
Yalancılara katlanamam.
Ben artık onun küstahlığına daha fazla dayanamam.
- Bu acıya katlanamıyorum.
- Bu acıya dayanamıyorum.
- Bu ağrıya dayanamıyorum.
Gürültüye daha fazla dayanamadım.
O tür aşağılamaya nasıl katlanıyorsun?
Bu kadar soğuğa nasıl dayanabilirsin?
Artık acıya katlanamıyorum.
Bu gürültüye artık dayanamıyorum.
Bu ısıya dayanamıyorum.
O gürültüye daha fazla dayanamadım.
Bazı insanlar dünya ile baş edemez.
Ben soğuğa dayanamadım.
Bu ağrıya daha fazla katlanamıyorum.
Onun küstah tavırlarına dayanamadım.
Bu kokuya katlanamam.
Seni kaybetme düşüncesine dayanamıyorum.
Onun davranma tarzına katlanabiliyor musun?
Kendimize dayanmamız gerektiğini söylemek kötü bir şeydir.
Ben onu kaybetmeye dayanamam.
Ben artık onun zorbalığına katlanamam.
Bu sıcak havaya dayanamıyorum.
Bu sıcak havaya daha fazla katlanamıyorum.
O gürültüye dayanamıyorum.
Yaramaz çocuklara tahammül edemiyorum.
Ona daha fazla katlanamam.
Onun ağlamasını görmeye tahammül edemem.
Böyle bir hakarete tahammül edemem.
Ben bütün bu gürültüye dayanamıyorum.
O, kahvenin acılığına dayanamadı.
Fransız palavralarına katlanmak zordur.
Onun davranışına daha fazla dayanamam.
Artık acıya tahammül edemiyorum
Çünkü Metropolitan Müzesi daha fazla dayanamayıp
Nagoya'daki yaz sıcağına dayanabilir misin?
Onun tükürme şekline katlanamam.
Bu hapishanede kapalı kalmaya dayanamıyorum!
Onun üstesinden gelebileceğimi düşünüyorum.
Gürültüye artık katlanamıyorum.
Bu raflar birçok kitabı destekleyemez.
Bu gürültüye katlanmak zorunda olmamalıyım.
Kan görmeye dayanamam.
kubbe depreme dayanamadı
Acı şekilde ağladığını duymaya katlanamam.
O adama nasıl katlanabildiğini bilmiyorum.
Onun kötü davranışlarına daha fazla katlanamam.
İşteyken rahatsız edilmeye tahammül edemiyorum.
Ben bu işin stresine katlanamadım.
Tom'a nasıl katlanabildiğini bilmiyorum.
Evimin yıkılmasına dayanamadım.
Tom stresle baş etmekte zorlandığını söylüyor.
Yapabileceğimiz tek şey ona katlanmaktı.
Onun öyle ağlamasını görmeye dayanamam.
O gürültüye daha fazla dayanamam.
Bir an bile o gürültüye tahammül edemem.
Korkarım acıyla yaşamayı öğrenmen gerekecek.
daha fazla dayanamayıp çığlık atarak uçaktan indi
bir grup insan ağır çalışma şartlarına dayanamayarak
ve ardından gelecek yılların taşıdığı gelişmeyi
Gölün üstündeki buz senin ağırlığını taşımak için çok ince.