Examples of using "Propriété" in a sentence and their turkish translations:
Bu özel bir mülktür.
Bu mülkün sahibiyim.
Bunu karşılıksız aldım.
Malın değilim ben senin.
O, büyük bir konağa sahiptir.
Mülkiyet hırsızlıktır.
Burası yerleşim bölgesidir.
Bu arazi benim mülkiyetimdir.
Buradan izinsiz geçiyorsunuz.
Kolayca bir çiçeğin, bir koyunun, bir ağacın
Teyzem büyük bir emlakı miras olarak aldı.
Tüm mülkiyetini oğluna bağışladı.
Biz mülkün etrafına baktık.
Mülkünüzü aramak için bir iznimiz var.
Onun sayfiyedeki evi çok güzel.
bu özellik Allah vergisi midir bilinmez ama
Kadının malı varsa erkeğe aittir
- Fırtına onun malına büyük hasar verdi.
- Fırtına onun mülkiyetine büyük zarar verdi.
Denize yakın emlak satın aldı.
Bir şirketin yönetimi bir şirketin mülkiyetinden farklıdır.
Cam basınç altında kırılma yeteneğine sahiptir.
Eski Roma'da ayrılık durumunda ise malı geri alabiliyordu
Üç yıl önce arazimde çeşitli meyve ağaçları diktim.
aslında Türklüğün varoluş ve tapusu da diyebiliriz
öyle bir şüpheyle tedavi edildi ki, karısının Bavyera'daki aile mülküne gitti.
Az önce kadro aldım.
Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
Bu, başka her şeyden daha fazla, insanların özgürce ve mertçe yaşamasını engelleyen mülk ile ilgili kaygıdır.