Examples of using "Obsédé" in a sentence and their turkish translations:
Onun temizlik takıntısı var.
Tom Fransıca öğrenmeye takıntılı.
Ben İbranice öğrenmeyi saplantı haline getiriyorum.
Tom güç ve para saplantılıdır.
Neden arabalarla bu kadar takıntılısın?
kafayı şıhlara şeyhlere hocalara taktı
RH: Bildiğin üzere ilk şirketim-- sürece çok saplantılıydık.
O egzotik yerlere seyahat etme fikrine saplantılıydı.
Tom tamamen yiyeceklere saplantılı. Mary'nin onu terk ettiğine şaşmamalı.
Benim hakkımda bilmen gereken tek şey dakikliğe takıntılı olmamdır.
- Tom çocukken, onun karşısındaki caddede yaşayan kıza saplantılı oldu.
- Tom çocukken, sokağın karşı tarafında yaşayan kıza kafayı takmıştı.