Translation of "Leva" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Leva" in a sentence and their turkish translations:

- Il leva la main.
- Il leva le bras.

O kolunu kaldırdı.

Tom se leva.

Tom ayağa kalktı.

Elle se leva.

O, ayağa kalktı.

Il leva les mains.

O, ellerini kaldırdı.

Il se leva lentement.

Yavaşça ayağa kalktı.

Le rideau se leva.

Perde kalktı.

L'étudiant leva la main.

Öğrenci elini kaldırdı.

Il leva la main.

O elini kaldırdı.

Linda se leva pour chanter.

Linda şarkı söylemek için ayağa kalktı.

- Elle se leva.
- Elle s'est levée.

O, ayağa kalktı.

Le chien de Tom se leva.

Tom'un köpeği ayağa kalktı.

Thomas se leva de sa chaise.

Tom sandalyesinden kalktı.

- Sami se leva.
- Sami s'est levé.

Sami ayağa kalktı.

Le soleil se leva sur la mer.

Güneş denizden yükseldi.

Tom repoussa sa chaise et se leva.

Tom sandalyesini geri itti ve kalktı.

Elle se leva pour répondre au téléphone.

O, telefona cevap vermek için kalktı.

- Cet élève leva la main pour poser une question.
- Cet étudiant leva la main pour poser une question.

O öğrenci soru sormak için elini kaldırdı.

L'élève leva la main pour poser une question.

Öğrenci bir soru sormak için elini kaldırdı.

Il se leva soudainement, et quitta la pièce.

- Birden kalkıp odadan çıktı.
- Birden kalktı ve odadan çıktı.

Il leva les yeux vers le ciel nocturne.

O, gece gökyüzüne baktı.

Il leva la main pour arrêter un taxi.

O bir taksi durdurmak için elini kaldırdı.

Il leva son chapeau quand il me vit.

O beni gördüğünde şapkasını kaldırdı.

Macbeth leva une armée pour attaquer son ennemi.

Macbeth, düşmanına saldırmak için bir ordu yetiştirdi.

La fille leva la lourde caisse d'une seule main.

Kız ağır kutuyu tek elle kaldırdı.

Elle leva la main pour que le bus s'arrête.

Otobüsün durması için elini kaldırdı.

- L'étudiant leva la main.
- L'étudiant a levé la main.

Öğrenci elini kaldırdı.

- L'étudiante leva la main.
- L'étudiante a levé la main.

Öğrenci elini kaldırdı.

- Elle leva les mains.
- Elle a levé les mains.

O ellerini kaldırdı.

- Tom a levé les yeux.
- Tom leva les yeux.

Tom sözlükte aradı.

La pauvre jeune fille leva les yeux au ciel.

Yoksul kız gökyüzüne baktı.

La totalité de l'audience se leva et commença à applaudir.

Tüm seyirci ayağa kalktı ve alkışlamaya başladı.

Bill se leva tôt pour pouvoir prendre le premier train.

Bill ilk treni yakalamak için erken kalktı.

- Tom leva sa main droite.
- Tom a levé sa main droite.

Tom sağ elini kaldırdı.

Comme toujours, il se leva tôt le matin et alla courir.

O her zaman olduğu gibi sabahleyin erkenden kalkıp jogginge gitti.

- Il regarda le ciel.
- Il leva les yeux vers le ciel.

O, gökyüzüne baktı.

- Il regarda le plafond.
- Il leva les yeux vers le plafond.

O, tavana baktı.

- Tom se leva et marcha vers la porte.
- Tom s'est levé et a marché vers la porte.
- Tom se leva et se dirigea vers la porte.

Tom kalktı ve kapıya doğru yürüdü.

- C'est pourquoi il se leva tôt.
- C'est pourquoi il s'est levé tôt.

O bu yüzden erken kalktı.

- Tom se leva pour aider Mary.
- Tom s'est levé pour aider Mary.

Tom Mary'ye yardım etmek için kalktı.

Lorsqu'elle se leva, le matin suivant, très tôt, il faisait encore noir.

O, ertesi sabah çok erkenden uyandığında, hava hala karanlıktı.

Tout le monde dans le parc leva les yeux vers la montgolfière.

Parktaki herkes sıcak hava balonuna baktı.

Lorsqu'elle leva les yeux, elle vit un beau jeune homme la regarder du haut de son balcon.

O yukarıya baktığında, balkonundan ona bakan yakışıklı genç bir adam gördü.

Le matin de la bataille, le roi agité se leva tôt et demanda à son poète Thormod de lui

Savaş sabahı huzursuz kral erkenden kalktı ve şair Thormod'dan

- Elle s'est levée tôt pour voir le lever du soleil.
- Elle se leva tôt afin de voir le lever du soleil.

Gündoğumunu görmek için erken kalktı.

- Il s'est levé et est parti au milieu de la discussion.
- Il se leva et partit au milieu de la discussion.

Tartışmanın ortasında kalktı ve gitti.