Translation of "Jim" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Jim" in a sentence and their turkish translations:

Merci, Jim.

Teşekkürler, Jim.

Ils l'appellent Jim.

- Onu Jim diye çağırırlar.
- Ona Jim derler.

Jim est canadien.

Jim Kanadalıdır.

Où est Jim ?

Jim nerede?

- Jim n'est pas encore venu.
- Jim n'est pas encore arrivé.

Jim henüz gelmedi.

Jim aime le docteur.

Jim doktoru seviyor.

Jim lit le japonais.

Jim Japonca okuyabilir.

Jim apprend à conduire.

Jim araba sürmeyi öğreniyor.

Jim l'accompagna au piano.

Jim, ona piyanoda eşlik etti.

Jim ouvre la porte.

Jim kapıyı açar.

- Jim est parti de Paris hier.
- Jim a quitté Paris hier.

Jim dün Paris'ten ayrıldı.

« Qui est-il ? » « C'est Jim. »

- "O kim?" " O Jim."
- "O kimdir?" "O Jim'dir."

Jim doit être hospitalisé immédiatement.

Jim, derhal hastaneye yatırılmalı.

Tous sauf Jim sont venus.

Jim'den başka herkes geldi.

Jim n’est pas encore arrivé ?

Jim hâlâ gelmedi mi?

Jim a levé la main.

Jim elini kaldırdı.

Jim ne viendra pas aujourd'hui.

Jim bugün gelmeyecek.

Jim a de larges épaules.

Jim'in geniş omuzları var.

Jim n'est pas encore revenu ?

Jim hâlâ dönmedi mi?

« Qui est-ce ? » « C'est Jim. »

"Kim o?" "Jim."

Je cours aussi vite que Jim.

Jim kadar hızlı koşarım.

Jim est un homme de parole.

Jim sözünün adamı.

Jim avait peur du travail physique.

Jim bedensel çalışmadan korkuyordu.

Je connais Jim depuis mon enfance.

Ben, çocukluğumdan beri Jim'i tanıyorum.

Jim a eu une semaine épuisante.

Jim yorucu bir hafta geçirdi.

J'aimerais que Jim se comporte bien.

Keşke Jim kendisi gibi davransa.

J'ai acheté du chocolat pour Jim.

Jim için çikolata aldım.

J'ai écrit une lettre à Jim.

Jim'e bir mektup yazdım.

Jim court aussi vite que Ron.

Jim Ron kadar hızlı koşar.

Jim n'est plus ce qu'il était.

Jim eskiden olduğu gibi değil.

Jim est le diminutif de James.

Jim James'in kısa şeklidir.

Jim n'est pas avocat mais médecin.

Jim bir avukat değil fakat bir doktordur.

Tout d'abord il faut que j'appelle Jim.

Her şeyden önce, Jim'i ziyaret etmek zorundayım.

Jim est fou de sa petite amie.

Jim kız arkadaşını çok seviyor.

Jim est en train d'arroser le jardin.

Jim bahçeyi suluyor.

Jim vient à la fête lui aussi.

Jim de partiye geliyor.

Jim a tendance à aller trop loin.

Jim'in çok uzaklara gitme eğilimi var.

Tom et Jim font la même taille.

Tom ve Jim aynı boydalar.

Jim est parti pêcher à la jetée.

Jim iskeleden balık tutmaya gitti.

Jim me promit de ne plus revenir.

Jim tekrar gelmeyeceğine bana söz verdi.

Jim tourna la clef dans la serrure.

Jim kilitin içinde anahtarı çevirdi.

Je n'ai pas vu Jim depuis longtemps.

Jim'i uzun süredir görmüyorum.

Tom et Jim s'entendent mal depuis plusieurs années.

Tom ve Jim yıllardır birbirleriyle görüşmüyorlar.

Jim n'est pas encore rentré à la maison.

Jim henüz eve dönmedi.

Je ne cours pas aussi vite que Jim.

Jim kadar hızlı koşamam.

Jim a un chapeau blanc sur la tête.

Jim'in başında beyaz bir şapkası var.

Depuis combien de temps connaissez-vous Jim Robinson ?

Ne zamandan beri Jim Robinson'u tanıyorsunuz?

Je suis sûr que Jim a inventé cette histoire.

Bu hikayeyi Jim'in uydurduğundan eminim.

Jim est apprécié de tous ses copains de classe.

Jim sınıf arkadaşları tarafından çok seviliyor.

Jim a été attrapé alors qu'il trichait à l'examen.

Jim sınavda kopya çekerken yakalandı.

Je ne peux pas adhérer au projet de Jim.

Jim'in projesine katılamam.

Soit Jim, soit moi, on doit lui en parler.

Ya Jim ya da ben ona ondan bahsetmek zorundayız.

Je vais joindre Jim et lui demander de venir.

Jim'le temasa geçeceğim ve uğramasını rica edeceğim.

On a élu Jim capitaine de notre équipe de baseball.

Biz Jim'i bizim beyzbol takımının kaptanı seçtik.

Jim mit en évidence quelques fautes grammaticales dans ma composition.

Jim, benim kompozisyonumda bazı dil bilgisi hatalarına dikkat çekti.

Jim a pu retenir sa colère et éviter une bagarre.

Jim öfkesine hakim oldu ve bir kavgadan kaçabildi.

Le père de Jim rentre toujours tard à la maison.

Jim'in babası eve her zaman geç gelir.

Jim a glissé sur la route gelée et s'est fait mal.

Jim buzlu yolda kaydı ve incindi.

Jim dit qu'il va courir au moins trois fois par semaine.

Jim haftada en az üç kez koşmaya gittiğini söylüyor.

Deux ans ont passé depuis que Jim a eu le bac.

Jim liseden mezun olduğundan beri iki yıl geçti.

Jim semble connaître l'art de faire ami-ami avec les filles.

Jim kızlarla arkadaşlık yapma sanatını biliyor gibi görünüyor.

Après sa crise cardiaque, Jim a dû réduire sa consommation de sucre.

Jim kalp krizinden sonra, şeker alımını kesmek zorunda kaldı.

Jim regarda à droite et à gauche avant de traverser la rue.

Jim caddeyi geçmeden önce sağa ve sola baktı.

Il n'y a pas que Jim qui soit malade, ses parents aussi.

Hasta olan sadece Jim değil ancak onun ebeveynleri de hasta.

Jim a dit que ça ne le dérangeait pas de nous attendre.

Jim bizi beklemesinin bir sakıncası olmayacağını söyledi.

« Comment Jim va-t-il à l'école ? » « Il y va en bus. »

"Jim okula nasıl gidiyor?" "Otobüsle."

Jim est tombé amoureux de Marie au moment même où il l'a rencontrée.

Jim onunla tanışır tanışmaz Mary'ye âşık oldu.

Il est certain que Jim est resté à la maison ce jour-là.

Jim'in o gün evde kaldığı kesin.

« Il est grand temps que vous preniez des vacances », dit le chef à Jim.

Jim'in patronu ona "tatile çıkmanın zamanı geldi" dedi.

Jim m'a écrit la semaine dernière et a dit qu'il était revenu deux mois auparavant.

Jim geçen hafta bana yazdı ve 2 ay erken geri geldiğini söyledi.

Nous étions en train de parler de Jim quand il est entré dans la pièce.

O, odaya girdiğinde biz Jim hakkında konuşuyorduk.

Son pilote du module de commande était Jim Lovell, qui connaissait Borman mieux que quiconque - Sur Gemini 7,

Onun Komuta Modülü Pilotu, Borman'ı çoğundan daha iyi tanıyan Jim Lovell'di - Gemini 7'de,

Maman, Papa, je suis addict à la méth' et je dois cent millions de dollars au Gros Jim.

Anne, baba, ben met bağımlısıyım ve Büyük Jim'e yüz milyon dolar borçluyum.