Translation of "Bref" in Turkish

0.060 sec.

Examples of using "Bref" in a sentence and their turkish translations:

Bref, beaucoup

yani kısacası oldukça fazla

En bref

kısacası

- Soyez bref.
- Sois bref.
- Sois brève.
- Soyez brève.

Kısa tut.

Bref, j'ai dû arrêter.

Her neyse, futbolu bırakmak zorunda kaldım.

bref, un univers silencieux

Sessiz bir evren

Pour un bref moment --

bir an için de olsa

Le voyage était bref.

Yolculuk kısaydı.

Bref, il avait tort.

- Velhasıl, hatalıydı.
- Kısacası, hatalıydı.
- Velhasıl, hata yapmıştı.
- Kısacası, hata yapmıştı.

- Soyez bref.
- Sois bref.
- Sois brève.
- Soyez brève.
- Soyez brefs.
- Soyez brèves.

Kısa kesin.

Il fit un bref discours.

O, kısa bir konuşma yaptı.

Bref, la vie est brève !

Kısacası, yaşam kısadır.

bref, c'est une oeuvre d'art complète

yani kısacası tam bir sanat eseridir

En bref, il a été viré.

Uzun lafın kısası, o kovuldu.

En bref, je ne sais pas.

Kısacası, bilmiyorum.

Il y eut un bref silence.

- Kısa bir sessizlik vardı.
- Kısa bir sessizlik oldu.

Je vais essayer de rester bref.

Bunu kısa tutmaya çalışacağım.

- Je serai brève.
- Je serai bref.

Kısa ve öz olacağım.

- Bref, vous auriez dû en accepter la responsabilité.
- Bref, vous auriez dû accepter cette responsabilité.

Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.

Bref, ce parcours ne sera pas facile.

Bu yolculuk kolay olmayacak.

Bref, je n'ai pas eu le rôle.

Neyse, işi almadım.

Bref, je ne dors jamais en avion.

Bu yüzden uçakta hiç uyumam.

En fait, en bref, Da Vinci disait

Aslında kısacası Da Vinci şunu diyordu

Organise des congrès internationaux. Bref, c'est très important

uluslar arası kongreler düzenler. Kısacası çok önemli

Il fit un bref compte rendu de l'accident.

Kısa bir kaza açıklaması yaptı.

Il me donna un bref aperçu du projet.

Bana planın kısa bir özetini verdi.

Bref, ce virus existe déjà dans la nature même

yani kısacası doğanın kendisinde bu virüs zaten mevcut

En bref, il s'est enfui sans payer ses dettes.

Kısacası, borçlarını ödemeden toz oldu.

Bref, il est très naturel d'avoir un tremblement de terre

yani kısacası depremin olması çok doğal bir şey

Donc en bref, nous n'avons rien à voir avec la technologie

yani kısacası teknolojiyle uzaktan yakından herhangi bir alakamız yok

En bref, nous, les années 90, avons été un peu chanceux comme ça

kısacası biz 90 lılar olarak birazcık böyle şanslıymışız

En bref, cela ne se termine pas par le comptage de différentes fonctionnalités

yani kısacası farklı özellikler saymakla bitmez

- Ah, peu importe.
- Ah, bref.
- Ah, comme tu voudras.
- Ah, comme vous voudrez.

- Ah, her neyse.
- Aman, neyse.

Bref, alors que l'homme doit se dominer, le crime est chargé sur la femme.

Yani aslında kısacası erkek kendine hakim olması gerekirken suç kadına yükleniyor