Examples of using "Bref" in a sentence and their turkish translations:
yani kısacası oldukça fazla
kısacası
Kısa tut.
Her neyse, futbolu bırakmak zorunda kaldım.
Sessiz bir evren
bir an için de olsa
Yolculuk kısaydı.
- Velhasıl, hatalıydı.
- Kısacası, hatalıydı.
- Velhasıl, hata yapmıştı.
- Kısacası, hata yapmıştı.
Kısa kesin.
O, kısa bir konuşma yaptı.
Kısacası, yaşam kısadır.
yani kısacası tam bir sanat eseridir
Uzun lafın kısası, o kovuldu.
Kısacası, bilmiyorum.
- Kısa bir sessizlik vardı.
- Kısa bir sessizlik oldu.
Bunu kısa tutmaya çalışacağım.
Kısa ve öz olacağım.
Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.
Bu yolculuk kolay olmayacak.
Neyse, işi almadım.
Bu yüzden uçakta hiç uyumam.
Aslında kısacası Da Vinci şunu diyordu
uluslar arası kongreler düzenler. Kısacası çok önemli
Kısa bir kaza açıklaması yaptı.
Bana planın kısa bir özetini verdi.
yani kısacası doğanın kendisinde bu virüs zaten mevcut
Kısacası, borçlarını ödemeden toz oldu.
yani kısacası depremin olması çok doğal bir şey
yani kısacası teknolojiyle uzaktan yakından herhangi bir alakamız yok
kısacası biz 90 lılar olarak birazcık böyle şanslıymışız
yani kısacası farklı özellikler saymakla bitmez
- Ah, her neyse.
- Aman, neyse.
Yani aslında kısacası erkek kendine hakim olması gerekirken suç kadına yükleniyor