Examples of using "Bleue" in a sentence and their turkish translations:
Araba mavi.
Su maviydi.
Araba mavi.
- Mavi kutu sende mi?
- Mavi kutuyu aldın mı?
Onun bisikleti mavi.
Bu bitki mavidir.
Deniz mavidir.
Mavi bir evim var.
Ben mavi renkten hoşlanırım.
O mavi bir ev.
Ben çok korktum.
Ödümü kopardın!
Mavi araba pahalı.
O mavi bir ceket giymişti.
O, mavi bir elbise giyiyor.
Eski elbisem mavi.
Tom'un mavi bir arabası var.
Biraz mavi boyaya ihtiyacım var.
O, mavi bir elbisede karar verdi.
Karım mavi bir elbise giyiyor.
O her zaman mavi bir gömlek giyer.
Ben mavi çizgili eteği denemek istiyorum.
Su sakin ve çok maviydi.
Mavi arabayı satın almaya karar verdim.
O mavi elbise size çok iyi uyuyor.
Sülfür mavi bir alevle yanar.
Dünya bir portakal kadar mavidir.
O onu çok korkuttu
Tom'un ilk arabası maviydi.
Mavi ve yumuşaktı ve nefes almıyordu.
Kocasından ölümüne korkuyordu.
Babamın mavi gri bir kravatı var.
Haberi aldığı için beti benzi attı.
Bazı insanlar farelerden çok korkarlar.
kaşıntı yapan mavi bir hastane elbisesinin içine saklanıp, ağlayarak.
Mavi çizgi Hindistan, kırmızı çizgi Afrika.
Elbise dolabından mavi bir elbise seçti.
Dün partide onun üzerinde mavi bir elbise vardı.
Müşterinin mavi bir kravat almasını önerdi.
Yunusların gözleri mavi ışığa aşırı hassastır.
Onun üç arabasından biri mavi ve diğerleri beyazdır.
Sudan korktuğum için denizci olmak istemiyorum.
Kapıyı maviye boyadı.
O, yılanlardan çok korkar.
O, köpeklerden çok korkar.
O, köpeklerden çok korkar.
Onu son gördüğümde, o mavi bir gömlek ve beyaz pantolon giyiyordu.
Bu savunma ancak karanlık çökünce belli olur. Resife mavi ışık vurunca neler olduğu gözler önüne serilir.
Adanın uzak tarafında güzel mavi bir gölcük bulduk.