Examples of using "Otti" in a sentence and their turkish translations:
Tom parayı aldı.
- Tom yavru kedinin fotoğrafını çekti.
- Tom kedi yavrusunun bir resmini çekti.
Tom risk aldı.
Tom bir kopya yaptı.
Tom geriye bir adım attı.
Tom maskeyi yüzünden çıkardı.
O bir hafta izin aldı.
Mayuko benim elmamdan bir ısırık aldı.
O haberi sakin bir şekilde aldı.
Tom işi aldı.
O paltosunu çıkardı.
O, cebinden bir madeni para çıkardı.
Tom, iPhone'unu çıkardı.
Raftan bir kitap indirdi.
Cebinden bir şey çıkardı.
Tom onun çantasını tuttu.
Tom okuma gözlüğünü çıkardı.
Tom meyve kâsesinden bir elma aldı.
O aşırı dozda eroin aldı.
Tom büyük bir risk aldı.
Mary küpelerini çıkardı.
Tom portakal suyunu buzdolabından çıkardı.
Bir fare yakaladı.
Tom Kulaklıklarını çıkardı.
Bavulumu başka biri aldı.
Tom üç tane uyku hapı aldı.
Bir fotoğrafçı, benim evimin bir fotoğrafını çekti.
Mary elbisesinin çıkardı.
John cebinden bir anahtar çıkardı.
O kelimeyi bire bir çevirdi.
Tom iskelede güneş banyosu yapıyordu.
Bu resmi çeken kişi Tom'du.
O biraz para çıkardı.
O bu resmi nerede çekti?
O, repertuvarına fıkra kattı.
Tom içkisinden büyük bir yudum aldı.
Tom yastıktan yastık kılıfını çıkardı.
Tom on beş dakikalık bir mola aldı.
Tom çekmeceden bir kasap bıçağı çıkardı.
Tom Boston'da bir sürü fotoğraf çekti.
Tom iPhonunu ceketinin cebinden çıkardı.
Tom aile şirketini devraldı.
Mary kurabiyeleri fırından çıkardı.
Tom iPhone'u ile kendinin bir resmini çekti.
Tom iPhonu ile Mary'nin fotoğrafını çekti.
Tom Mary'ye doğru bir adım attı.
O iç ceket cebinden cüzdanını çıkardı.
Polis, hırsızı kolundan yakaladı.
Mary yumurtaları tek tek çıkardı.
Bu arada, Mary'nin işinden ayrıldığını duydun mu?
Babam bazen beni ofisine götürüyordu.
Mary'nin en yakın arkadaşı bir Brezilya bikini ağdası aldı.
Tom kız arkadaşının adını koluna dövme yaptırdı.
Tom cep telefonunu çıkarıp yardım çağırdı.
Tom şapkasını çıkardı ve başını eğerek selam verdi.
Kral George 1752'de koloninin kontrolünü aldı.
- Doktor nabzımı ölçtü.
- Doktor nabzıma baktı.
Tom gömlek cebinden bir parça katlanmış kağıt çıkardı.
Marilla bir mum aldı ve kileri araştırdı.
Tom buzdolabını açtı ve süt çıkardı.
O, benim hediyemi kabul etti.
Hükümet enflasyonla mücadele etmek için güçlü önlemleri benimsedi.
Cüzdanını açtı ve çek defterini çıkardı.
Tom fırını açtı ve keki çıkardı.
Tom bir yastık aldı ve onu Mary'ye fırlattı.
Tom masasının çekmecesine uzandı ve bir ilaç şişesi çıkardı.
Mary çantasından anahtarını aldı ve kapıyı açtı.
Tom, Mary'nin kiraz ağacının altında dururken bir fotoğrafını çekti.
Tom, Mary'yi boşadı.
Tom'a sarıldıktan sonra, Mary valizini aldı ve gitti.
Tom'un yirmilik dişleri yirmi dört yaşında diş hekimi tarafından çekildi.
Tom fırından bir lezzetli-görünümlü bir pizza çıkardı.
Tom levyeyle sandığı açtı ve bir dinamit lokumu çıkardı.
- O aşırı dozda eroin aldı.
- O fazla miktarda eroin aldı.
Tom kendi resmini çekti ve onu kız arkadaşına gönderdi.
Mary kendi resmini çekti ve onu Tom'a gönderdi.
Tom sahte sakalını çıkardı.
Tom köpeğinin bir resmini çekti ve onu Mary'ye gönderdi.
Tom merdivene tırmandı ve ağaçtan bir elma kopardı.
Tom kaşığını yere koydu ve bir çatal aldı.
Tom çoraplarını çıkardı.
Tom ceketini askıdan aldı ve onu giydi.
Tom ceketini dolaptan aldı ve onu giydi.
O, gözlüğünü çıkardı.
Tom şapkasını çıkardı.
Tom cebinden biraz para çıkardı ve onu masanın üstüne koydu.
Mary telefonunda kendi resmini çekti ve onu Tom'a gönderdi.
Tom bir özçekim çekebilmek için cep telefonunu çıkardı.
Tom bir kayanın üzerine oturdu ve ayakkabısından bir taş çıkardı.
Tom Mary'yi kolundan tuttu.
Tom şişeden biraz alkol alıp suyla değiştirdi.
Tom Mary'ye bir iş teklif etti ve o kabul etti.
Tom hol dolabından paltosunu çıkardı ve onu giydi.
Mary beline bir önlük bağladı ve daha sonra hindiyi fırından çıkardı.
Mary küpelerini çıkardı ve onları şifoniyerinin üstündeki mücevher kutusuna koydu.
Tom alet çantasından demir testeresini çıkardı ve Mary'ye onu isteyip istemediğini sordu.
Tom kız arkadaşının adını koluna dövme yaptırdı fakat sonra o onu terk etti.
Tom Mary'nin boş bardağını elinden aldı ve onu yeniden doldurdu.