Translation of "Bleeding" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Bleeding" in a sentence and their turkish translations:

- Tom is bleeding.
- Tom's bleeding.

Tom kan kaybediyor.

- You're not bleeding.
- You aren't bleeding.

- Kan kaybetmiyorsun.
- Kan kaybetmiyorsunuz.

I'm bleeding.

- Kan kaybediyorum.
- Kan kaybetmekteyim.

You're bleeding.

Sen Allah'ın cezasısın.

You're bleeding!

Sen kanıyorsun!

I'm bleeding!

Kanıyorum.

I've started bleeding.

Ben regiye başladım.

You're bleeding again.

- Yine kanıyorsun.
- Yine kanaman başlamış.

I'm bleeding badly.

Benim kötü bir kanamam var.

You're not bleeding.

Sen kan kaybetmiyorsun.

Tom isn't bleeding.

Tom kan kaybetmiyor.

Tom was bleeding.

Tom kan kaybediyordu.

Layla was bleeding.

Leyla kanıyordu.

Sami was bleeding.

Sami kanıyordu.

Your forehead's bleeding.

Alnın kanıyor.

Are you bleeding?

Kanaman mı var?

- I cannot stop the bleeding.
- I can't stop the bleeding.

- Kanamayı durduramam.
- Kanamayı durduramıyorum.

The dog is bleeding.

Köpek kan kaybediyor.

My knee is bleeding.

Benim dizim kanıyor.

I have bleeding gums.

Benim dişetim kanıyor.

My toe started bleeding.

Ayak parmağım kanamaya başladı.

Your nose was bleeding.

Burnun kanıyordu.

My nose is bleeding.

Burnum kanıyor.

Tom is bleeding again.

Tom tekrar kan kaybediyor.

My ears are bleeding!

Benim kulaklarım kanıyor!

His nose is bleeding.

- Onun burnu kanıyor.
- Burnu kanıyor.

Why are you bleeding?

Neden kanıyorsun?

Mary's nose was bleeding.

Mary'nin burnu kanıyordu.

Tom was bleeding profusely.

Tom bolca kanıyordu.

My gums are bleeding.

Diş etlerim kanıyor.

Tom's leg is bleeding.

Tom'un bacağı kanıyor.

Tom is bleeding internally.

Tom'un iç kanaması var.

The bleeding has stopped.

Kanama durdu.

My heart is bleeding.

Kalbim kanıyor.

Your nose is bleeding.

Burnun kanıyor.

His wound was bleeding.

Onun yarası kanıyordu.

Layla was bleeding profusely.

Leyla bolca kanıyordu.

My foot is bleeding.

Ayağım kanıyor.

Sami was bleeding badly.

Sami kötü biçimde kanıyordu.

I think you're bleeding.

Bence kanaman var.

The child's nose is bleeding.

Çocuğun burnu kanıyor.

We've finally stopped the bleeding.

Sonunda kanamayı durdurduk.

The company is bleeding money.

Şirket para kaybediyor.

He's a bleeding-heart liberal.

O herkese sempati duyan bir liberal.

She's a bleeding-heart liberal.

O, herkese sempati duyan bir liberal.

I was bleeding a lot.

Çok kanıyordum.

The rabbit's ear is bleeding.

Tavşanın kulağı kanıyor.

The wound was bleeding heavily.

- Yara ağır bir şekilde kanıyordu.
- Yara şiddetli bir şekilde kanıyordu.

Sami was bleeding to death.

Sami ölümüne kan kaybediyordu.

- He has a nose bleed.
- Her nose is bleeding.
- His nose is bleeding.

Onun burnu kanıyor.

My ear was bleeding this morning.

Bu sabah kulağım kanıyordu.

We have to stop the bleeding.

Kanamayı durdurmak zorundayız.

I've managed to stop the bleeding.

Kanamayı durdurabildim.

This cut is bleeding a lot.

Bu kesik çok kanıyor.

Tom is a bleeding-heart liberal.

Tom herkese sempati duyan bir liberal.

Tom lay bleeding on the floor.

Tom yerde kan ağlayarak yatıyordu.

Tom tried to stop the bleeding.

Tom kanamayı durdurmaya çalıştı.

The bleeding isn't Tom's biggest problem.

Kanama Tom'un en büyük sorunu değil.

Tom was seriously wounded and bleeding.

Tom ciddi bir şekilde yaralandı ve kanaması vardı.

Layla was bleeding from the head.

Leyla'nın başı kanıyordu.

Layla was bleeding in the head.

Leyla'nın başı kanıyordu.

She's bleeding. That smell's in the water.

Kanaması var. Kokusu suya yayılıyor.

You'll have bleeding for a few hours.

Senin birkaç saat kanaman olacak.

Tom didn't realize his nose was bleeding.

Tom burnunun kanadığını fark etmedi.

If you compare bleeding headlines of the present

geçmişin gül desenli fotoğraflarıyla karşılaştırırsanız

Tom was bleeding heavily from a gunshot wound.

Tom bir ateşli silah yarasından şiddetli kanama geçiriyordu.

- My nose is bleeding.
- I have a nosebleed.

Burnum kanıyor.

If this goes on, the bleeding will increase.

Bu devam ederse, kanama artacaktır.

Do something for the bleeding from the wound.

Yaradan gelen kanama için bir şey yap.

Do you have any unexplained bruising or bleeding?

Vücudunuzda sebepsiz morarma ya da kanamalar oluyor mu?

Something has to be done to stop the bleeding.

Kanamayı durdurmak için bir şey yapılmalı

If a cut is bleeding, put pressure on it.

Bir kesik kanıyorsa, üzerine baskı uygula.

Put pressure on the wound to stop the bleeding.

Kanamayı durdurmak için yara üstüne baskı uygula.

To stop the bleeding immediately press on the wound.

Kanamayı hemen durdurmak için yaranın üzerine baskı uygulayın.

His eye was swollen and his nose was bleeding.

Onun gözü şişmişti ve burnu kanıyordu.

Tom cut his finger and it's bleeding pretty badly.

Tom parmağını kesti ve oldukça kötü kanıyor.

But any pressure she applied just started the bleeding again.

ama en ufak baskıda yeniden kanamaya başlıyorlardı.

Lying for three hours unconscious and bleeding before help arrived.

yardım gelene kadar üç saat bilinçsizce yatarak kan kaybetmişti.

There's been an accident. A man is hurt. He's bleeding badly.

Bir kaza oldu. Bir adam yaralandı. Aşırı kanaması var.

Tom saw two men lying on the floor, bleeding from gunshot wounds.

Tom yerde yatan, kurşun yaraları kanayan iki adam gördü.

A doctor quickly cut off his left arm and stopped the heavy bleeding.

Bir doktor derhal onun sol kolunu kesip çıkardı ve ağır kanamayı durdurdu.

Layla put her hands on top of Sami's wound to stop the bleeding.

Leyla kanamayı durdurmak için ellerini Sami'nin yarasının üstüne koydu.

The most common symptom of miscarriage is vaginal bleeding, which may occur with or without pain.

Düşüklerin en sık görülen belirtisi, ağrılı ya da ağrısız olabilen vajinal kanamadır.