Examples of using "Weeping" in a sentence and their turkish translations:
ağalık sistemi kadın hakları
O tek başına ağlıyordu.
Ağlamadan edemedik.
O acıdan dolayı ağlıyordu.
Ağlarken yemek yiyorduk.
O ağlarken ben üzgündüm.
En sevdiğim ağaç salkım söğüttür.
O tür bir hikayeyi ağlamadan dinleyemiyorum.
İnsanlar onun ölüm haberine ağlıyorlardı.
Tom iltihaplı yarasına bir kurutucu ajan uyguladı.
O acıdan dolayı ağlıyordu.
Kesik artık iltihap akıtmıyor ve iyileşmeye başlıyor.
- Lunaparkta Mary yalnız başına ağlayan bir oğlan buldu ve yumuşak bir sesle "Merhaba yavrum, sorun nedir? Kayıp mı oldun? Seni Kayıp Çocuklar Şubesine götüreyim mi?" dedi.
- Eğlence parkında kendi kendine ağlayan bir erkek çocuk buldu, ve onunla kibarca konuştu. "Hey, evlat, Sorun nedir? Kayboldun mu? Seni kayıp çocuklar bölümüne götürmemi ister misin?"