Translation of "Warned" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Warned" in a sentence and their turkish translations:

- He warned you.
- She warned you.

O seni uyardı.

- You've been warned.
- You have been warned.

Sen uyarıldın.

- No one warned me.
- Nobody warned me.

Hiç kimse beni uyarmadı.

- No one warned us.
- Nobody warned us.

Kimse bizi uyarmadı.

I warned you.

Seni uyardım.

Tom warned you.

Tom seni uyardı.

They warned you.

Onlar seni uyardılar.

She warned you.

O seni uyardı.

We warned you.

Biz seni uyardık.

I warned him.

Onu uyardım.

Mary warned you.

Mary seni uyardı.

I warned Tom.

Tom'u uyardım.

Tom warned him.

Tom onu uyardı.

Tom warned Mary.

Tom, Mary'yi uyardı.

Tom warned us.

Tom bizi uyardı.

I was warned.

Uyarıldım.

You were warned.

Uyarıldın.

I warned them.

Onları uyardım.

I warned her.

Onu uyardım.

You warned us.

Sen bizi uyardın.

He warned us.

O bizi uyardı.

She warned us.

O bizi uyardı.

Mary warned us.

Mary bizi uyardı.

They warned us.

Onlar bizi uyardı.

We've been warned.

Biz uyarıldık.

I've been warned.

Ben uyarıldım.

Sami warned Layla.

Sami, Leyla'yı uyardı.

Who warned you?

Seni kim uyardı?

I warned everyone.

Herkesi uyardım.

We were warned.

Uyarılmıştık.

- I should've warned you.
- I should have warned you.

- Seni uyarmalıydım.
- Sizi uyarmalıydım.
- Seni uyarmam gerekirdi.

- I should've warned Tom.
- I should have warned Tom.

Tom'u uyarmalıydım.

- You could've warned me.
- You could have warned me.

Beni uyarabilirdin.

- Tom could've warned me.
- Tom could have warned me.

Tom beni uyarabilirdi.

- Tom should've been warned.
- Tom should have been warned.

Tom uyarılmalıydı.

- Tom could've been warned.
- Tom could have been warned.

Tom uyarılabilirdi.

- You should've warned me.
- You should have warned me.

- Beni uyarmalıydın.
- Beni uyarmalıydınız.

- Tom hasn't been warned yet.
- Tom hasn't yet been warned.

Tom henüz uyarılmadı.

- Everyone warned me about Tom.
- Everybody warned me about Tom.

Herkes beni Tom hakkında uyardı.

He warned his students.

Öğrencilerini uyardı.

She warned a student.

O bir öğrenciyi uyardı.

I warned you once.

Seni bir kez uyardım.

My father warned me.

Babam beni uyardı.

You've been warned twice.

Sen iki kez uyarıldın.

People should be warned.

İnsanlar uyarılmalı.

Tom has been warned.

Tom uyarıldı.

Someone has warned Tom.

Biri Tom'u uyardı.

I should've warned them.

Onları uyarmalıydım.

I should've warned him.

Onu uyarmalıydım.

I should've warned her.

Onu uyarmalıydım.

Tom should be warned.

Tom uyarılmalı.

He warned against violence.

O, şiddete karşı uyardı.

Tom must be warned.

Tom uyarılmalı.

Tom should've warned Mary.

Tom'un Mary'yi uyarması gerekiyordu.

I've already warned you.

Seni daha önce uyarmıştım.

- I should've warned you earlier.
- I should have warned you earlier.

Seni daha önce uyarmam gerekirdi.

- I warned him of the danger.
- I warned him about the danger.

Ben tehlike hakkında onu uyardım.

He was warned several times.

O birkaç kez uyarıldı.

Tom warned me about you.

Tom beni senin hakkında uyardı.

Tom warned Mary about John.

Tom John hakkında Mary'yi uyardı.

You've been warned about this.

Sen bu konuda uyarıldın.

I warned Tom about Mary.

Tom'u Mary hakkında uyardım.

Tom's warned me about that.

Tom o konuda beni uyardı.

Tom warned me about that.

Tom beni onun hakkında uyardı.

I've warned Tom about that.

Tom'u bu konuda uyarmıştım.

Tom needs to be warned.

Tom'un uyarılması gerekiyor.

Tom has to be warned.

Tom'un uyarılması gerekiyor.

Tom has already been warned.

Tom çoktan uyarıldı.

You should've warned Tom earlier.

Daha önce Tom'u uyarmalıydın.

- I think Tom should be warned.
- I think that Tom should be warned.

Sanırım Tom uyarılmalı.

- Tom warned Mary that that would happen.
- Tom warned Mary that would happen.

Tom Mary'yi bunun olacağını konusunda uyardı.

- I have been warned against going there.
- I've been warned not to go there.

Oraya gitmeye karşı uyarıldım.

- You've been warned.
- You have been warned.
- You've been forewarned.
- You have been forewarned.

Uyarıldınız.

- They warned the ship of the danger.
- They warned the ship about the danger.

Gemiyi tehlikeye karşı uyardılar.

- You should've warned me this might happen.
- You should've warned me that this might happen.
- You should have warned me this might happen.

Bunun meydana gelebileceğine dair beni uyarman gerekirdi.

I had already warned for Elazig

Elazığ için ben zaten uyarmıştım

You should have warned him before.

Onu daha önce uyarmalıydın.

He warned me of the danger.

O, tehlike ile ilgili uyardı.

He warned us to cease talking.

O, bizi konuşmayı kesmemiz için uyardı.

I warned him not to smoke.

Sigara içmemesi için onu uyardım.

Tom warned me of the danger.

Tom tehlike ile ilgili beni uyardı.

I warned you he was crazy.

Onun deli olduğuna dair seni uyardım.

Tom has been warned many times.

Tom defalarca uyarıldı.

Tom has been warned several times.

Tom defalarca uyarıldı.

I've warned you before about this.

Daha önce bu konuda seni uyardım.

I warned you this would happen.

Bunun olacağı konusunda seni uyardım.

People should be warned about that.

İnsanlar onun hakkında uyarılmalı.

You've been warned more than once.

Sen bir kereden daha fazla uyarıldın.

He has been warned many times.

O birçok kez uyarıldı.

The doctor warned him against smoking.

Doktor sigaraya karşı onu uyardı.

You should have warned him sooner.

Onu daha önce uyarmalıydın.

I warned you what might happen.

Olabilecekler için seni uyardım.

Tom was warned to stay away.

- Tom uzak durması konusunda uyarılmıştı.
- Tom yaklaşmaması için ikaz edilmişti.