Translation of "Visit" in Turkish

We visit

geziyoruz

Visit us.

- Bize uğrayın.
- Ziyaretimize gelin.

- We will visit you.
- We'll visit you.

- Sizi ziyaret edeceğiz.
- Seni ziyaret edeceğiz.

- Let's pay Tom a visit.
- Let's visit Tom.

Tom'u ziyaret edelim.

- Come visit us sometime.
- Come visit us sometime!

Bir ara bizi ziyarete gel.

Visit us tomorrow.

Bizi yarın ziyaret edin.

Let's visit Tom.

Tom'u ziyaret edelim.

Let's visit them.

Onları ziyaret edelim.

Please visit me.

Lütfen ziyaretime gel ve beni gör.

Visit your neighbourhood.

Semtinizi ziyaret edin.

Visit us please!

Bizi ziyaret et lütfen!

We'll come visit.

Ziyarete geleceğiz.

I'll visit soon.

Yakında ziyaret edeceğim.

Let's visit him.

Onu ziyaret edelim.

Let's visit her.

Onu ziyaret edelim.

Visit us online.

- Bizi online olarak ziyaret edin.
- Bizi çevrimiçi ziyaret edin.

Come visit us!

Bizi ziyaret etmeye gel!

I'll visit Boston.

Boston'u ziyaret edeceğim.

- We will visit you sometime.
- We'll visit you sometime.

Bir ara seni ziyaret edeceğiz.

- You should visit Boston.
- You ought to visit Boston.

Boston'u ziyaret etmelisin.

- Where will you visit?
- Where are you scheduled to visit?

Nereyi ziyaret edeceksin?

- Tom is going to visit Australia.
- Tom will visit Australia.

Tom Avustralya'yı ziyaret edecek.

You should visit Kyoto.

Kyoto'yu ziyaret etmelisiniz.

Where will you visit?

Nereyi ziyaret edeceksin?

She didn't visit anybody.

O kimseyi ziyaret etmedi.

I will visit Kyoto.

Ben Kyoto'yu ziyaret edeceğim.

We'll visit you tomorrow.

Yarın sizi ziyaret edeceğiz.

Thanks for the visit.

Ziyaret için teşekkürler.

Come visit us tomorrow.

Yarın bizi ziyaret etmeye gel.

I should visit Kyoto.

Kyoto'yu ziyaret etmeliyim.

We'll visit Tom tomorrow.

Tom'u yarın ziyaret edeceğiz.

Please visit there today.

Lütfen bugün orayı ziyaret et.

Tom didn't visit anybody.

Tom kimseyi ziyaret etmedi.

Our visit was wonderful.

Ziyaretimiz harikaydı.

Come visit us soon.

Yakında bizi ziyaret etmeye gel.

We'll go visit Tom.

Tom'u ziyaret edeceğiz.

You should visit Boston.

Boston'u ziyaret etmelisin.

I should visit Boston.

Boston'u ziyaret etmeliyim.

I'll personally visit you.

- Kişisel olarak sizi ziyaret edeceğim.
- Sizi kişisel olarak ziyaret edeceğim.
- Sizi şahsen ziyaret edeceğim.

Visit the Luxembourg Gardens!

Lüksemburg Bahçelerini ziyaret edin!

We'll visit Boston tomorrow.

Yarın Boston'u ziyaret edeceğiz.

You should visit Tom.

Sen Tom'u ziyaret etmelisiniz.

We'll visit you soon.

Yakında sizi ziyaret edeceğiz.

I visit him often.

- Sık sık onu ziyaret ederim.
- Ben sık sık onu ziyaret ederim.

I'll visit you someday.

Bir gün seni ziyaret edeceğim.

Let's go visit them.

Onları ziyaret etmeye gidelim.

Let's go visit him.

Onu ziyaret etmeye gidelim.

Let's go visit her.

Onu ziyaret etmeye gidelim.

We'll go visit them.

Onları ziyaret etmeye gideceğiz.

We'll go visit him.

Onu ziyaret etmeye gideceğiz.

We'll go visit her.

Onu ziyaret etmeye gideceğiz.

Visit my Facebook profile.

Facebook profilimi ziyaret edin.

Will you visit me?

Beni ziyaret edecek misin?

I'll visit him tomorrow.

Onu yarın ziyâret edeceğim.

Come to visit me.

Beni ziyarete gel.

Tom won't visit Boston.

Tom Boston'u ziyaret etmeyecek.

I should visit Tom.

Tom'u ziyaret etmeliyim.

Let's go visit Tom.

Tom'u ziyaret etmeye gidelim.

Who did Tom visit?

Tom kimi ziyaret etti?

Let's visit Boston first.

Önce Boston'u ziyaret edelim.

Let's visit Boston again.

Boston'u tekrar ziyaret edelim.

We didn't visit Boston.

Boston'u ziyaret etmedik.

Let's not visit Boston.

Boston'u ziyaret etmeyelim.

I'll visit Boston soon.

Yakında Boston'u ziyaret edeceğim.

Tom came to visit.

- Tom ziyaret etmek için geldi.
- Tom ziyarete geldi.

We often visit Tom.

Tom'u sık sık ziyaret ederiz.

I didn't visit Italy.

İtalya'yı ziyaret etmedim.

I didn't visit Australia.

Avustralya'yı ziyaret etmedim.

I didn't visit Russia.

Rusya'yı ziyaret etmedim.

We didn't visit Malta.

Malta'yı ziyaret etmedik.

You didn't visit Russia.

Rusya'yı ziyaret etmediniz.

You didn't visit Slovakia.

Slovakya'yı ziyaret etmediniz.

Didn't you visit America?

Amerika'yı ziyaret etmediniz mi?

I didn't visit Argentina.

Arjantin'i ziyaret etmediniz mi?

Did they visit Switzerland?

İsviçre'yi ziyaret ettiler mi?

Tom will visit Australia.

Tom Avustralya'yı ziyaret edecek.

Didn't you visit Australia?

Avustralya'ya gitmedin mi?

We'll visit Australia soon.

Yakında Avustralya'ya gideceğiz.

I'd rather visit Australia.

Avustralya’yı ziyaret etmeyi tercih ederim.

I visit Buddhist temples.

Budist tapınaklarını ziyaret ederim.

- I want to visit Korea.
- I want to visit South Korea.

Güney Kore'yi ziyaret etmek istiyorum.

- I'd like to visit Boston.
- I would like to visit Boston.

Boston'u ziyaret etmek istiyorum.

- Tom said he'll visit Boston.
- Tom said that he'll visit Boston.

Tom Boston'u ziyaret edeceğini söyledi.

- I suggest you visit Australia.
- I suggest that you visit Australia.

- Avustralya'yı gezip görmeni tavsiye ederim.
- Avustralya'yı ziyaret etmenizi tavsiye ederim.

- Tom is going to come and visit.
- Tom will come and visit.

Tom ziyaret etmek için gelecek.

- I'd like to visit Boston again.
- I want to visit Boston again.

Boston'u tekrar ziyaret etmek istiyorum.

- Whom did you visit yesterday afternoon?
- Who did you visit yesterday afternoon?

Dün öğleden sonra kimi ziyaret ettin?

- I can't visit you every day.
- I cannot visit you every day.

Seni her gün ziyaret edemem.

- I'll visit Tom next week.
- I'm going to visit Tom next week.

Geşecek hafta Tom'u ziyaret edeceğim.