Translation of "Sweetheart" in Turkish

Good night, sweetheart.

İyi geceler, aşkım!

She's a sweetheart.

O bir sevgili.

I love you, sweetheart.

Seni seviyorum, kalbim.

Aren't you a sweetheart?

Sen bir sevgili değil misin?

Go to sleep, sweetheart.

Uyumaya git tatlım.

I have to go, Sweetheart.

Gitmek zorundayım, tatlım.

Tom is such a sweetheart.

Tom böyle bir sevgili.

I call my sweetheart darling.

Ben canım sevgilimi ararım.

You are such a sweetheart.

Sen böyle bir sevgilisin.

Layla was Sami's college sweetheart.

Leyla, Sami'nin kolej aşkıydı.

Tom was Mary's college sweetheart.

- Tom, Mary'nin kolej sevgilisiydi.
- Tom, Mary'nin üniversite aşkıydı.

Sami married his college sweetheart.

Sami üniversite aşkıyla evlendi.

What are you crying about, sweetheart?

Niçin ağlıyorsun, tatlım?

I married my high school sweetheart.

- Lisedeki sevgilimle evlendim.
- Lise aşkımla evlendim.

He married his high school sweetheart.

Lisedeki sevgilisiyle evlendi.

She married her high school sweetheart.

Lisedeki sevgilisiyle evlendi.

Tom married his high school sweetheart.

Tom lise aşkıyla evlendi.

Please do it for me, sweetheart.

Lütfen onu benim için yap, tatlım.

I have a surprise for you, sweetheart.

Senin için bir sürprizim var, tatlım.

- Good morning, sweetheart.
- Hello, Honey.
- Good morning, honey.

Günaydın, sevgilim.

You don't have to worry about me, sweetheart.

Benim hakkımda endişelenmek zorunda değilsin, tatlım.

Tom's suffering from the absence of his sweetheart Mary.

Tom sevgilisi Mary'in yokluğundan dolayı acı çekiyor.

- How are you, my sweetheart?
- How are you, my dear?

Nasılsın, canım?

To tell the truth, sweetheart, I'm not at all interested.

Doğruyu söylemek gerekirse tatlım, ben hiç ilgilenmiyorum.

Sweetheart, we need to go to the supermarket. We ran out of milk.

Canım, süpermarkete gitmemiz lazım. Sütümüz bitmiş.

Good day, my sweetheart! Why are you still in bed? Are you sick?

İyi günler, tatlım! Neden hala yataktasın? Hasta mısın?

- How are you, my sweetheart?
- How are you, my dear?
- How are you, sweetie?

Nasılsın, tatlım?