Translation of "Relations" in Turkish

0.042 sec.

Examples of using "Relations" in a sentence and their turkish translations:

The countries terminated friendly relations.

Ülkeler dostça ilişkileri sonlandırdı.

He decided on international relations.

Uluslararası ilişkilerde karar kıldı.

He broke relations with them.

Onlarla ilişkisini kesti.

American-British relations showed improvement.

Amerikan-İngiliz ilişkileri gelişme gösterdi.

- We have broken off relations with them.
- We've broken off relations with them.

Onlarla ilişkileri kopardık.

Japan has diplomatic relations with China.

Japonya'nın Çin ile diplomatik ilişkileri vardır.

Neighbourly relations are necessary for success.

Dostça ilişkiler başarı için gereklidir.

They established official relations in 1979.

1979'da resmî ilişkiler kurdular.

Tom is a public relations officer.

Tom halkla ilişkiler görevlisi.

Commercial relations between the two nations had started prior to the establishment of diplomatic relations.

İki ülke arasındaki ticari ilişkiler, diplomatik ilişkilerin kurulmasından önce başlamıştı.

They strive constantly to improve customer relations.

Onlar müşteri ilişkilerini geliştirmek için sürekli çabalarlar.

Our relations with our director are excellent.

Yöneticimizle ilişkilerimiz mükemmeldir.

Relations between Greece and Germany are tense.

Yunanistan ve Almanya arasındaki ilişkiler gergin.

They have good relations with neighbouring countries.

Onların komşu ülkelerle iyi ilişkileri var.

Relations with Canada remained correct and cool.

Kanada ile ilişkiler doğru ve iyi kaldı.

Kissinger was an expert on foreign relations.

Kissinger dış ilişkiler konusunda bir uzmandı.

Venezuela broke off diplomatic relations with Israel.

Venezuela, İsrail'le diplomatik ilişkileri kopardı.

Relations between Armenians and Turks remain cold.

Ermeniler ve Türkler arasındaki ilişkiler soğuk kalmaktadır.

People talk about their relations of interest again

insanların yine çıkar ilişkilerini bunları anlattı

The two countries do not have diplomatic relations.

İki ülkenin diplomatik ilişkileri bulunmuyor.

We have no business relations with the firm.

Firmayla iş ilişkilerimiz yok.

The two countries have broken off diplomatic relations.

İki ülke diplomatik ilişkileri kestiler.

Japan maintains friendly relations with the United States.

Japonya, Birleşik Devletlerle dostça ilişkiler sürdürüyor.

Liberalism has a different approach to international relations.

Liberalizmin uluslararası ilişkilere bakışı farklıdır.

Volatile international relations are keeping oil prices high.

Uluslararası ilişkilerdeki oynaklık petrol fiyatlarını yukarıda tutuyor.

- You are interested in a career in foreign relations.
- You're interested in a career in foreign relations, aren't you?

Dış ilişkilerde bir kariyerle ilgileniyorsun, değil mi?

- Roosevelt worked hard to improve America's relations with Japan.
- Roosevelt worked hard to improve the United States relations with Japan.

- Roosevelt, Amerika'nın Japonya ile ilişkileri geliştirmek için çok çalıştı.
- Roosevelt, Amerika Birleşik Devletleri'nin Japonya ile ilişkilerini geliştirmek için çok çalıştı.

Trade relations” Obviously, many of these projects have never

Açıkçası, bu projelerin pek çoğu asla

Relations between us seem to be on the ebb.

Aramızdaki ilişkiler bozuk gibi görünüyor.

How are relations between the two of them going?

Onların ikisi arasındaki ilişkiler nasıl gidiyor?

I did not have sexual relations with that woman.

Ben o kadınla cinsel ilişkiye girmedim.

Relations between China and Japan have been tense recently.

Çin ve Japonya arasındaki ilişkiler son zamanlarda gergin olmuştur.

We should keep up friendly relations with neighboring countries.

Biz komşu ülkelerle dostane ilişkileri devam ettirmeliyiz.

Our country has always had friendly relations with yours.

Ülkemiz her zaman sizinki ile dostça ilişkiler içinde oldu.

The nation established diplomatic relations with India in 1962.

Ülke 1962'de Hindistan'la diplomatik ilişkiler kurdu.

The United Kingdom and Iran resumed their diplomatic relations.

Birleşik Krallık ve İran diplomatik ilişkilerini yeniden başlattılar.

He hoped to pursue a career in international relations.

Uluslararası ilişkilerde bir kariyer aramayı umuyordu.

That country broke off diplomatic relations with the neighboring countries.

O ülke, komşu ülkelerle olan diplomatik ilişkileri kesti.

That country broke off diplomatic relations with the United States.

O ülke, Amerika Birleşik Devletleri ile diplomatik ilişkileri kesti.

The Vatican maintains diplomatic relations with most UN member states.

Vatikan, BM üyesi ülkelerin çoğuyla diplomatik ilişkiler sürdürüyor.

He planned to seek a master's degree in international relations.

Uluslararası ilişkiler alanında yüksek lisans yapmayı planlamıştı.

We must maintain the amicable relations between Japan and the U.S.

Japonya ve ABD arasındaki arkadaşça ilişkileri sürdürmeliyiz.

Since then, diplomatic relations between Canada and Iran have been suspended.

O zamandan beri Kanada ve İran arasındaki diplomatik ilişkiler askıya alındı.

Relations between the Soviet Union and the western Allies were mixed.

Sovyetler Birliği ve Batılı Müttefikler arasındaki ilişkiler karmaşıktı.

Bumpy diplomatic relations haven't halted economic ties between the two nations.

Sarsılan diplomatik ilişkiler iki ülke arasındaki ekonomik bağları koparmadı.

The United States does not have official diplomatic relations with Iran.

Birleşik Devletlerin İran ile resmi diplomatik ilişkileri bulunmuyor.

Britain leans to the Atlantic rather than Europe in international relations.

İngiltere, uluslararası ilişkilerde Avrupa'dan çok Atlas Okyanusuna yönelmektedir.

In all relations between peoples, a neutral language must be used.

Halklar arasındaki tüm ilişkilerde, nötr bir dil kullanılmalıdır.

We have established friendly relations with the new government of that country.

O ülkedeki yeni hükümetle dostça ilişkiler kurduk.

One of the greatest dangers in your human relations is self-centeredness.

İnsan ilişkilerinde en büyük tehlikelerden biri bencillik.

The two nations have had no diplomatic relations for nearly three decades.

İki ülkenin yaklaşık otuz yıldır diplomatik ilişkileri yoktu.

It was said that he had homosexual relations with two of his servants.

Onun hizmetçilerinden ikisi ile homoseksüel ilişkisi olduğu söyleniyor.

The incident led to deep strains in diplomatic relations with the United States.

Olay, ABD ile diplomatik ilişkilerde derin gerilime neden oldu.

1813, though his relations with the Emperor, and Marshal Berthier in particular, were increasingly

ve İmparator ve özellikle Mareşal Berthier ile ilişkileri giderek gerginleşmesine

Today, this is even more accurate than ever in relations with the United States.

Bu, bugün ABD ile süren ilişkilerde her zamankinden daha çok doğrudur.

Journalism is printing what someone else does not want printed. Everything else is public relations.

Gazetecilik, birilerinin yazılmasını istemediği şeyleri yazmaktır. Gerisi halkla ilişkilerdir.

The two nations agreed to restore diplomatic relations after a break of nearly three decades.

İki ülke yaklaşık otuz yıllık aranın ardından diplomatik ilişkileri onarmaya karar verdiler.