Translation of "Diplomatic" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Diplomatic" in a sentence and their turkish translations:

We're diplomatic.

Biz diplomatiğiz.

You're diplomatic.

Sen diplomatiksin.

I'm diplomatic.

Ben diplomatiğim.

Tom is diplomatic.

Tom diplomatiktir.

You're just being diplomatic.

Sadece diplomatik davranıyorsun.

Tom was quite diplomatic.

Tom oldukça diplomatikti.

Tom wasn't very diplomatic.

Tom pek diplomatik değildi.

Tom was very diplomatic.

Tom çok diplomatikti.

Tom is diplomatic, isn't he?

Tom diplomatik, değil mi?

Tom has a diplomatic passport.

Tom'un diplomatik bir pasaportu var.

Tom has no diplomatic experience.

Tom'un hiç diplomatik deneyimi yok.

I have a diplomatic passport.

- Diplomatik pasaportum var.
- Benim bir diplomatik pasaportum var.

Tom is very diplomatic, isn't he?

Tom çok diplomatik, değil mi?

Tom isn't very diplomatic, is he?

Tom çok diplomatik değil, değil mi?

Japan has diplomatic relations with China.

Japonya'nın Çin ile diplomatik ilişkileri vardır.

He's preparing for a diplomatic career.

O bir diplomatik kariyer için hazırlanıyor.

He belongs to the diplomatic corps.

O diplomat topluluğuna ait.

Tom is diplomatic, but Mary isn't.

Tom diplomatik, fakat Mary değil.

Tom is being quite diplomatic, isn't he?

Tom oldukça diplomatik oluyor, değil mi?

Tom is just being diplomatic, isn't he?

Tom sadece diplomatik oluyor, değil mi?

Venezuela broke off diplomatic relations with Israel.

Venezuela, İsrail'le diplomatik ilişkileri kopardı.

The two countries do not have diplomatic relations.

İki ülkenin diplomatik ilişkileri bulunmuyor.

The two countries have broken off diplomatic relations.

İki ülke diplomatik ilişkileri kestiler.

He carried out his diplomatic mission with success.

O diplomatik misyonunu başarıyla gerçekleştirdi.

A diplomatic crisis arose between the two nations.

İki ülke arasında bir diplomatik kriz ortaya çıktı.

The diplomatic crisis with Russia destabilised the government.

Rusya ile diplomatik kriz hükümetin istikrarını bozdu.

Neither Tom nor Mary has a diplomatic passport.

- Ne Tom ne de Mary diplomatik bir pasaporta sahiptir.
- Ne Tom'un ne de Mary'nin diplomatik bir pasaportu var.

Diplomatic dialogue helped put an end to the conflict.

Diplomatik diyalog çatışmayı bitirmeye yardımcı oldu.

The nation established diplomatic relations with India in 1962.

Ülke 1962'de Hindistan'la diplomatik ilişkiler kurdu.

The United Kingdom and Iran resumed their diplomatic relations.

Birleşik Krallık ve İran diplomatik ilişkilerini yeniden başlattılar.

That country broke off diplomatic relations with the neighboring countries.

O ülke, komşu ülkelerle olan diplomatik ilişkileri kesti.

That country broke off diplomatic relations with the United States.

O ülke, Amerika Birleşik Devletleri ile diplomatik ilişkileri kesti.

The incident triggered a diplomatic crisis between the two nations.

Olay iki ülke arasında bir diplomatik krizi tetikledi.

The Vatican maintains diplomatic relations with most UN member states.

Vatikan, BM üyesi ülkelerin çoğuyla diplomatik ilişkiler sürdürüyor.

Since then, diplomatic relations between Canada and Iran have been suspended.

O zamandan beri Kanada ve İran arasındaki diplomatik ilişkiler askıya alındı.

The hostage crisis created a diplomatic crisis between the two nations.

Rehine krizi iki ülke arasında diplomatik krize neden oldu.

Bumpy diplomatic relations haven't halted economic ties between the two nations.

Sarsılan diplomatik ilişkiler iki ülke arasındaki ekonomik bağları koparmadı.

The United States does not have official diplomatic relations with Iran.

Birleşik Devletlerin İran ile resmi diplomatik ilişkileri bulunmuyor.

The conflict quickly escalated from a soccer game to a diplomatic crisis.

Çatışma hızla futbol maçından diplomatik bir krize yükseldi.

The two nations have had no diplomatic relations for nearly three decades.

İki ülkenin yaklaşık otuz yıldır diplomatik ilişkileri yoktu.

The new year started with an embarrassing diplomatic crisis between the two nations.

Yeni yıl iki ülke arasındaki utanç verici bir diplomatik krizle başladı.

The incident led to deep strains in diplomatic relations with the United States.

Olay, ABD ile diplomatik ilişkilerde derin gerilime neden oldu.

Whereas in the second poem, it paints him as more diplomatic and more charismatic.

İkinci şiirde ise daha nazik ve daha karizmatik olarak gösterir.

The negotiations are aimed at ending the worst diplomatic crisis between the two countries.

Müzakerelerin amacı, iki ülke arasındaki en kötü diplomatik krizin sona ermesi.

The regional organization played a key role in mediating the Ethiopia-Eritrea diplomatic crisis.

Bölgesel örgüt, Etiyopya-Eritre diplomatik krizine aracılık etmede kilit bir rol oynadı.

At Tarraco and Ebro, as well as his flexible diplomatic methods through which he forged

Taracco ve Ebro'da vaki olmuş savaşlardaki başarısı ve onun çoğu İberyalı kabileyi Roma tarafına çeken...

Commercial relations between the two nations had started prior to the establishment of diplomatic relations.

İki ülke arasındaki ticari ilişkiler, diplomatik ilişkilerin kurulmasından önce başlamıştı.

The two nations agreed to restore diplomatic relations after a break of nearly three decades.

İki ülke yaklaşık otuz yıllık aranın ardından diplomatik ilişkileri onarmaya karar verdiler.

Some Japanese people have faced discrimination in China as a result of diplomatic problems between the two countries.

Bazı Japon vatandaşları, Çin'de iki ülke arasındaki diplomatik anlaşmazlıklardan dolayı ayrımcılığa maruz kalıyorlar.