Translation of "Quality" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Quality" in a sentence and their turkish translations:

- We value quality.
- We appreciate quality.

Kaliteye değer veriyoruz.

Quality trumps quantity.

Nitelik, nicelikten baskın çıkar.

Quality, not quantity.

- Miktar değil, kalite.
- Nicelik değil, nitelik.

Sound quality matters.

Ses kalitesi önemlidir.

We value quality.

Kaliteye değer veriyoruz.

Through free, quality education,

yüksek kaliteli sağlık hizmetleri, gıda güvenliği

You pay for quality.

Sen kalite için ödersin.

Tom does quality work.

Tom kaliteli iş yapar.

I prefer quality to quantity.

- Kaliteyi miktara tercih ederim.
- Niteliği, niceliğe tercih ederim.

These things are good quality.

Bu şeyler iyi kalite.

These are high quality goods.

Bunlar yüksek kaliteli mallar.

These are high quality tires.

Bunlar yüksek kaliteli lastikler.

The video quality is amazing.

Video kalitesi şaşırtıcı.

The image is really good quality

görüntü gerçekten kaliteli

Do you have better quality ones?

Daha kaliteli olanlarına sahip misin?

Quality is more important than quantity.

Nitelik, nicelikten önemlidir.

Our company only sells quality goods.

Şirketimiz sadece kaliteli mal satar.

These fields produce good quality crops.

Bu tarlalar kaliteli ekin üretir.

We only sell top quality products.

Sadece yüksek kaliteli ürünler satarız.

Economic freedom improves quality of life.

Ekonomik özgürlük yaşam kalitesini arttırır.

Sami spent quality time with Layla.

Sami, Leyla ile kaliteli zaman geçirdi.

Sami was a quality control specialist.

Sami bir kalite kontrol uzmanıydı.

Created an air-quality decision support system

bulutta çalışan hava kalitesi üzerine

Because the air quality is so bad

Çünkü Amerika Birleşik Devletleri'nin

I'm very impressed with your quality control.

Senin kalite kontrolünden çok etkilendim.

In general, consumers prefer quantity to quality.

Genel olarak, müşteriler miktarı kaliteye tercih ederler.

He did a check on the quality.

O, bir kalite kontrol yaptı.

It is quality, not quantity that counts.

Önemli olan miktar değil kalitedir.

The quality of rice is getting worse.

Pirincin kalitesi gittikçe kötüleşmektedir.

The cafeteria's primary problem is its quality.

Kafeteryanın temel problemi kalitesidir.

Their goods are of the highest quality.

Onların malları en yüksek kalitedir.

If you want quality, pay for it.

Eğer kalite istiyorsanız, bunun için ödeme yapın.

You bought a low quality leather jacket.

Sen düşük kaliteli deri ceket satın aldın.

These products are of the same quality.

Bu ürünler aynı kalitede.

These hand-made articles differ in quality.

Bu el yapımı eşyalar kalite olarak farklıdır.

The quality of rice is going down.

Pirinç kalitesi düşüyor.

The quality of tea is going down.

Çayın kalitesi düşüyor.

Usually, consumers would take quantity over quality.

Tüketiciler genelde kaliteden ziyade miktara önem verir.

- These machines are distinguished by particularly high-quality workmanship.
- These devices are distinguished by particularly high-quality workmanship.

Bu cihazlar özellikle yüksek kaliteli işçilikle ayırt edilir.

But air quality impacts are right here today.

ama hava kalitesi üzerindeki etkileri ortada.

You see, the internet has this interesting quality.

İşte, internetin böyle ilginç bir yönü var.

They attract customers by offering high-quality goods.

Onlar yüksek kalitede ürünler sunarak müşteri çekerler.

I bought a computer of the best quality.

En iyi kalitede bir bilgisayar satın aldım.

How are you finding the Quality Control department?

Kalite Kontrol Departmanı'nı nasıl buluyorsunuz?

An important quality of steel is its strength.

Çelik hakkında önemli bir kalite onun gücüdür.

The quality of Tom's work has improved lately.

Tom'un iş kalitesi son zamanlarda arttı.

The better quality of cloth is more expensive.

Daha kaliteli kumaş, daha pahalıdır.

It's cheap, but the quality isn't that good.

Bu ucuz ama kalitesi o kadar iyi değil.

Don't get that. It's not the best quality.

Onu satın alma. O çok düşük kalite.

Has the new coach improved the team's quality?

Yeni antrenör takımın kalitesini artırdı mı?

This overcoat is inferior to mine in quality.

Bu palto kalitede benimkinden daha düşük.

Parents should spend quality time with their children.

Ebeveynler çocukları ile kaliteli zaman geçirmeliler.

Air quality has deteriorated these past few years.

Son birkaç yıldır hava kalitesi kötüleşti.

Lower resource schools are dealing with lower quality equipment,

Finansal kaynağı düşük olan okullar kalitesiz araç gereçle eğitim veriyor,

And the lower that your quality of sleep is,

Uyku kaliteniz ne kadar düşükse

[Lucía] What was the best quality of his speech?

Onun konuşmalarının en önemli özelliği neydi?

And convenience trumps quality in our quest for quick.

çabukluk arayışımızda uygunluk kalitenin yerini almış.

Where we weigh it, we check it for quality,

değerlendiriyor, kalitesine bakıyoruz

quality drops slightly when the microphone is turned on

mikrofon açıldığında kalite birazcık düşüyor

And there's a kind of unreal quality to it.

ama bunların gerçek olmayan bir niteliği var.

The firm is known for its high-quality products.

- Firma yüksek kaliteli ürünleriyle tanınmaktadır.
- Firma yüksek kaliteli ürünleri ile tanınır.

The main problem of the cafeteria is the quality.

Kafeteryanın temel sorunu kalitedir.

I'm extremely disappointed by the quality of the service.

Hizmet kalitesinden son derece hayal kırıklığına uğradım.

I'm not satisfied with the quality of your work.

İşinizin kalitesinden memnun değilim.

Both quantity and quality are important in most cases.

Hem miktar hem de kalite birçok durumlarda önemlidirler.

This company is famous for its high-quality production.

Bu şirket, yüksek kaliteli üretimi ile ünlüdür.

These machines are distinguished by particularly high-quality workmanship.

Bu makineler, özellikle yüksek kaliteli işçilik ile ayırt edilir.

This carpet is superior to that one in quality.

Bu halı kalite olarak ondan üstündür.

I'm not pleased with the quality of your work.

İşinizin kalitesinden memnun değilim.

And it's the combined quality of these deep-sleep brainwaves

Bu derin uyku beyin dalgalarının kombine kalitesi

– a quality he needed desperately, but found in short supply.

- çaresizce ihtiyaç duyduğu, ancak yetersiz kalan bir nitelik.

We are always aiming at improving the quality of service.

- Biz her zaman servis kalitesini iyileştirmeyi amaçlıyoruz.
- Her zaman hizmet kalitesini yükseltmeyi amaçlıyoruz.

One quality of oil is that it floats on water.

Yağın özelliklerinden biri suda yüzmemesidir.

Here at Siemens, we insist on the very highest quality.

Burada Siemens'te, biz en yüksek kalitede ısrar ediyoruz.

The price is low, but the quality isn't very good.

Fiyat düşük ama kalitesi çok iyi değil.

My stereo set is inferior to yours in sound quality.

Benim stereo setimin ses kalitesi seninkinden daha kötü.

The life preserver must be made of high quality materials.

Cankurtaran yüksek kaliteli malzemelerden yapılmış olmalıdır.

I want to buy a good quality, insulated basement window.

Ben iyi bir kalite, yalıtılmış bodrum penceresi satın almak istiyorum.

The initiative measurably improved quality of life for the villagers.

Girişim, köylüler için yaşam kalitesini ölçülebilir şekilde artırdı.

The differences in quality between the two butchers was amazing.

İki kasap arasındaki kalite farkları şaşırtıcıydı.

We know by the flowers the quality of the fruit.

Meyvenin kalitesini çiçekler yoluyla biliyoruz.

This new treatment will have the same quality, the same efficiency

Bu yeni tedavi, birinci ya da üçüncü dünya ülkelerinde

Especially that deep quality of sleep that I was just discussing.

özellikle de az önce bahsettiğim uykunun derin evresi.

Many questions came up about the quality of the new product.

Yeni ürünün kalitesi hakkında bir sürü soru çıktı.

I attribute it to the superior quality of the wine, sir.

Bunu şarabın üstün kalitesine bağlıyorum efendim.

It's cheap, but on the other hand the quality is poor.

Ucuz, ama diğer taraftan kalite kötü.

This picture has very low resolution, the quality is very low.

Bu resim çok düşük çözünürlüğe sahip, kalitesi çok düşük.

The image quality is really bad - the resolution is so low.

Görüntü kalitesi gerçekten kötü - çözünürlük çok düşük.

The quality of their products has gone down over the years.

Ürünlerinin kalitesi yıllar geçtikçe kötüleşti.

Humor is defined as comic, absurd, or incongruous quality causing amusement.

Mizah, eğlenmeye yol açan, komik, gülünç veya aykırı bir nitelik olarak tanımlanır.

If you want high quality you have to pay for it.

Yüksek kalite istiyorsanız bunun için ödeme yapmak zorundasınız.

The caricatures that are sold in Montmartre are of good quality.

Montmartre satılan karikatürler iyi kalitededir.

You can't decrease the size of this file without losing quality.

Kalitesini kaybetmeden bu dosyanın boyutunu küçültemezsiniz.

Greater demand for high-quality coffee has helped drive coffee prices higher.

Yüksek kaliteli kahve için daha büyük bir talep kahve fiyatlarının yükselmesine neden oldu.

The price is low, but then again, the quality isn't very good.

Fiyat düşük ama ayrıca kalite çok iyi değil.