Translation of "Boiling" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Boiling" in a sentence and their turkish translations:

- I am boiling water.
- I'm boiling water.

Su kaynatıyorum.

- We are boiling water.
- We're boiling water.

Su kaynatıyoruz.

His blood is boiling.

Onun kanı kaynıyor.

The kettle is boiling.

Çaydanlık kaynıyor.

Finish boiling the carrots.

Havuçları kaynatmayı bitirin.

I'm boiling with anger.

Sinirden köpürüyorum.

It's boiling in here.

Burada hava çok bunaltıcı.

The coffeepot is boiling.

Kahve demliği kaynıyor.

The pot is boiling over.

Tencere taşıyor.

The kettle must be boiling.

Çaydanlık kaynıyor olmalı.

Tom is boiling an egg.

Tom bir yumurta kaynatıyor.

The tea is boiling hot.

Çay sıcak kaynıyor.

The kettle isn't boiling yet.

Su ısıtıcısı henüz kaynamıyor.

The water isn't boiling yet.

Su henüz kaynamıyor.

The water is boiling away.

- Su kaynıyor.
- Su kaynayıp buharlașıyor.

Sami's rage reached boiling point.

Sami'nin öfkesi kaynama noktasına ulaştı.

Taro has a low boiling point.

- Taro oldukça çabuk öfkelenir.
- Taro çok çabuk sinirlenir.

They are boiling water for tea.

Çay için su kaynatıyorlar.

Thank you for boiling the water.

Suyu kaynattığın için teşekkürler.

I burned myself with boiling water.

Kaynar suyla kendimi yaktım.

Tom turned off the boiling kettle.

Tom kaynayan çaydanlığı kapattı.

Put the egg into boiling water.

Yumurtayı kaynar suya koy.

Please fill the teapot with boiling water.

Lütfen demliği kaynayan suyla doldur.

She poured boiling water into the cup.

Kaynayan suyu bardağa boşalttı.

Add the pasta to the boiling water.

- Makarnayı kaynayan suya atın.
- Makarnayı kaynayan suya katın.

Jessie is boiling water to make coffee.

Jessie kahve yapmak için su kaynatıyor.

Put some salt into the boiling water.

Kaynayan suya biraz tuz koy.

Put the eggs into the boiling water.

Yumurtaları kaynar suyun içine koyun.

Tom is boiling eggs in the kitchen.

Tom mutfakta yumurtaları kaynatıyor.

What's the difference between boiling and simmering?

- Yüksek ateşte pişirmeyle kısık ateşte pişirmenin ne farkı var?
- Fokurdatmayla tıkırdatmanın farkı ne?

And they're boiling their water in identical ways.

ve su kaynatma şekilleri tamamen aynı.

I am boiling the water in a saucepan.

Suyu bir tencerede kaynatıyorum.

Tom poured some boiling water into a cup.

Tom bir kupaya biraz kaynamış su döktü.

Boiling water evaporates and turns into a gas.

kaynayan su buharlaşır ve gaz haline dönüşür.

Tom is boiling the potatoes to make potato salad.

Tom patates salatası yapmak için patates haşlıyor.

I scalded myself with boiling water from the kettle.

Su ısıtıcısından kaynar su ile kendimi haşladım.

Add seasoning, seasoned oil, and chili, to the boiling water.

Kaynar suya, baharat, baharatlı yağ ve biber ekleyin.

When I arrived, the dispute had reached its boiling point.

Ben geldiğimde, anlaşmazlık kaynama noktasına ulaşmıştı.

- Tom is boiling an egg.
- Tom is cooking an egg.

Tom bir yumurta pişiriyor.

If you spill boiling water, you can easily scald yourself.

Kaynar suyu dökerseniz kendinizi yakmanız işten bile değildir.

Boiling lobsters is illegal in the town of Reggio Emilia, Italy.

İtalya'nın Reggio Emilia şehrinde ıstakoz pişirmek yasa dışıdır.

Under normal conditions, the boiling point of water is 100 degrees Celsius.

Normal şartlar altında, suyun kaynama sıcaklığı 100 santigrat derece.

Cook the peeled and chopped potatoes for 20 minutes in boiling water.

Soyulmuş ve doğranmış patatesleri kaynayan su içinde 20 dakika pişir.

Sometimes it almost felt like boiling water was being injected into my bone.

Âdeta kemiğime kaynar su zerk ediliyordu.

It's cruel to put a live lobster into a pot of boiling water.

Canlı bir ıstakozu kaynar su dolu bir kaba atmak acımasızca.

- He is boiling with rage.
- He is very angry.
- He's really angry.
- He's very angry.
- He's very cross.

- Çok kızgınım.
- Çok kızgın.