Examples of using "Possibility" in a sentence and their turkish translations:
Olasılığı düşün.
Bu bir olasılık.
O bir olasılık.
Bir ihtimal daha var.
Bu bir olasılık.
Üçüncü olasılık yok.
Onun bir olasılık olduğunu düşünüyorum.
O, kesinlikle bir olasılıktır.
- O ihtimali değerlendireceğim.
- O ihtimali göz önünde bulunduracağım.
- O ihtimali dikkate alacağım.
Bu bir olasılık mı?
Tek olasılık var.
Bu güçlü bir ihtimal.
Bu gerçek bir olasılık.
Sadece ihtimali düşün.
O ihtimali göz ardı etme.
Bu bir olasılık olarak kalır.
O tek olasılık.
- Hiçbir ihtimali dışlama.
- Hiçbir olasılığı göz ardı etme.
Bu ayrı bir olasılık.
Bu korkutucu bir olasılıktır.
O her zaman bir olasılık.
Tom her olasılığı araştırdı.
O kesinlikle bir olasılık.
Olasılık heyecan vericidir.
Bu ihtimali düşündüm.
Onun bir olasılık olduğunu düşünüyorum.
Onun olma ihtimali var.
Bu bir olasılık, değil mi?
Fakat bu ihtimal pek mümkün görünmüyor.
Başka bir ihtimal önerebilir miyim?
Tom o olasılığı düşünmemişti.
Bir savaş ihtimali var.
O olasılığı zaten düşündüm.
Sanırım o bir ihtimal.
O ihtimali dikkate almıyorum.
O olasılığın farkındayım.
Olasılığın farkındayım.
Bu olasılığı hesaba aldık.
Tom'un aklına diğer bir olasılık geldi.
O ihtimali göz ardı etmemeliyiz.
Bunun bir olasılık olduğuna katılıyorum.
Tom bunun bir olasılık olduğunu söylüyor.
Bu kesinlikle bir olasılıktı.
O olasılığa bakıyoruz.
Her zaman o ihtimal vardı.
Ben de bu ihtimali düşündüm.
Öldürüleceğime dair bir olasılık var.
Onun olacağına dair hâlâ bir olasılık var.
ve olanakları görmeye başlarsın.
bir diğer ihtimal de şu güvenlik açığı
yoksa imkanı yok çıkıcak
- Her olasılığı göze aldılar.
- Her olasılığı göz önünde bulundurdular.
- Şimdi tek bir olasılık vardır.
- Şimdi yalnızca bir olasılık vardır.
Onun başarılı olma ihtimali var.
Bunun gerçekleşme ihtimali yok.
- Bu olasılığı da göz önüne aldım.
- Bu olasılığı da düşündüm.
- Her ihtimali göz önünde bulundurmalıyım.
- Her ihtimali göz önünde bulundurmak zorundayım.
- Her ihtimali göz önünde bulundurmam gerekiyor.
Bir olasılık olduğunu biliyordum.
Olasılık olmadığından emin misin?
Sadece onun bir ihtimal olduğunu söylüyorum.
Tom bunun bir olasılık olduğunu söyledi.
O olasılığı göz ardı edemem.
Bunun bir olasılık olduğunu biliyordum.
Onun gelme olasılığı yok.
Onun bir olasılık olabileceğini düşündüm.
Öldürüleceğime dair bir olasılık var.
Tom'un geç kalma olasılığı var.
Onun bir olasılık olduğunu bilmiyordum.
- Tom'un Boston'da olma ihtimali var.
- Tom bir ihtimal Boston'da olabilir.
Bunu inkar edemeyiz -- kültürde varlık imkân yaratır.
Hep birlikte ihtimal tasarımlarını içeriyorlar.
Senin hamile olma olasılığın var mı?
Onun istifa etme olasılığı var mı?
Bu başka bir olasılığı tamamıyla dışlamaz.
Seni temin ederim ki o olasılığı göz önünde bulundurdum.
Tom gitmeme ihtimalini düşündü.
Birden fazla olasılık olabilir.
Başka bir ihtimal düşünmek ister misiniz?
Bunun asla bir olasılık olduğuna inanmıyorum.
Tom'un bisikletimi kullanma ihtimali var.
Tom'un bunu yapması ihtimali Mary'yi endişelendirdi.
Bir kaza olasılığını dışlayamayız.
Bence Tom'un onu yapmayacağı şeklinde bir ihtimal var.
Adamın öldürüldüğüne dair bir olasılık var.
Uzlaşma ihtimali yok gibi görünüyor.
Aşağıdaki olasılığı önerecektim.
O bir işbirliği olasılığını okudu.
Kaza olasılığını göz ardı edemeyiz.
Bu olasılık hiç aklıma gelmemişti.
Hamile olma ihtimaliniz var mı?
Tom yanılmış olduğu ihtimalini kabul edemedi.
Sanırım bunun olacağına dair iyi bir olasılık var.
Tom'un bunu yapabilmesi olasılığı Mary'yi endişelendirdi.
kadınlar ve kızlar müthiş bir çözüm ihtimali.
Radyo sel olasılığı hakkında bizi uyardı.
Tasarının geçme ihtimali yoktur.