Translation of "Peeling" in Turkish

- I am peeling apples.
- I'm peeling apples.

Elma soyuyorum.

My skin is peeling.

Cildim soyuluyor.

Peter hates peeling potatoes.

Peter patates soymaktan nefret eder.

The paint is peeling off.

Boya dökülüyor.

Tom is peeling the potatoes.

Tom patatesleri soyuyor.

She is peeling the potatoes.

Patatesleri soyuyor.

- I know that Tom is peeling potatoes.
- I know Tom is peeling potatoes.

Tom'un patates soyduğunu biliyorum.

I cut my finger peeling potatoes.

Patatesleri soyarken parmağımı kestim.

Why are you peeling the apple?

Elmayı neden soyuyorsun?

Tom cut himself peeling an apple.

Tom elma soyarken kendini kesti.

- I am peeling the celery and the potatoes.
- I'm peeling the celery and the potatoes.

Kerevizi ve patatesleri soyuyorum.

Paints were peeling, there were cracks everywhere.

boyalar soyulmuştu, her yerde çatlaklar vardı.

Tom is in the kitchen, peeling potatoes.

Tom mutfakta, patatesleri soyuyor.

I cut my little finger peeling potatoes.

Patates soyarken serçe parmağımı kestim.

Tom is peeling the potatoes, isn't he?

Tom patatesleri soyuyor, değil mi?

The paint was peeling off the wall.

- Duvarın boyası dökülüyordu.
- Duvarın boyası atmıştı.

I don't eat cucumbers without peeling them.

Salatalığı soymadan yemem.

Tell her that I am peeling the potatoes.

Patatesleri soyduğumu ona söyle.

Tom ate the orange without peeling it first.

Tom, daha kabuğunu soymadan portakalı yedi.

Tom accidentally cut himself while peeling an apple.

Tom bir elma soyarken kazara kendini kesti.

Tom had trouble peeling the apple with his pocket knife.

Tom cep bıçağı ile elmayı soymakta sorun yaşadı.

Sami worked at his father's restaurant, peeling potatoes for hours on end.

Sami saatlerce durmadan patates soyarak babasının restoranında çalıştı.

- The paint was coming off the wall.
- The paint was peeling off the wall.

- Duvarın boyası dökülüyordu.
- Duvarın boyası atmıştı.

Before winter I'll have the windows painted, as the paint on them is slowly peeling off, especially outside.

Üzerindeki boya özellikle dış kısmında yavaş yavaş döküldüğünden, kış gelmeden pencereleri boyatacağım.

Peeling an orange can be tricky at times, you never know if it will squirt you in the face.

Bir portakal soymak bazen zor olabilir, senin yüzüne fışkırıp fışkırmayacağını asla bilemezsin.