Examples of using "Option" in a sentence and their turkish translations:
Bu bir seçenek.
O bir seçenek.
Başka bir seçenek var.
Bu bir seçenek.
Ameliyat bir seçenek değildi
Bu kesinlikle bir seçenek.
O bir seçenek mi?
Doğru seçeneği işaretleyin.
O bir seçenek değil.
Bu seçenek pek mümkün değil.
Başka bir seçeneğim var.
Daha iyi bir seçenek yok.
Bu ilk seçenek.
İlaç tedavisi bir seçenektir.
Mülkiyet bir seçenektir.
Ben bu seçeneği düşünüyorum.
Doğru seçeneği belirtin.
Diğer seçeneğin nedir?
Diğer seçeneğimiz nedir?
Diğer seçenek nedir?
Tek seçeneğimiz.
Şimdi başka bir seçenek var.
Kapatma bir seçenektir
Başka seçenek yok.
Başka seçenek var mı?
Bu da bir seçenek.
Üçüncü bir seçenek falan yok.
Tek seçeneği... ...saldırmak.
Yalnızca tek seçenekleri var.
Bu söz konusu bile değil.
Başka bir seçenek önerebilir miyim?
O bir seçenek değildi.
Burada kalmak bir seçenek değildir.
Sadece bir seçeneğimiz var.
Ben başka bir seçenek görmüyorum.
Başka ne seçenek var?
O seçeneğimiz yoktu.
Kalan bir seçenek vardı.
Bizim başka bir seçeneğimiz yoktu.
Başka seçeneğimiz yok.
Benim başka seçeneğim yok.
O gerçek bir seçenek mi?
Neden o bir seçenek değil?
Benim seçeneğim yok.
Ben her zaman o seçeneğe sahibim.
- Başarısızlık bir seçenek değildir.
- Başarısız olma lüksümüz yok.
- Başarısız olma lüksünüz yok.
Tom başka bir seçenek önerdi.
Ne yazık ki bu bir seçenek değil.
Üçüncü seçenek düşünülemez.
Leyla ikinci seçeneği tercih ediyor.
Boşanma bir seçenek değildir.
Bunu yapmak bir seçenek değildir.
Vazgeçmek bir seçenek değildir.
Tom'un sadece bir seçeneği vardı.
Sami Leyla'ya iki seçenek sundu.
Üçüncü seçeneği tercih ederim.
Bunu yapmak söz konusu değildi.
Ben onun bir seçenek olduğunu sanmıyorum.
Bir seçenek şimdi görüşülmekte.
Şimdi tek bir seçenek mevcuttur.
Başka hangi seçeneğim var?
Bu, dikkate alınacak bir seçenektir.
Başka bir seçenek bulmak zorunda olacağız.
Tom'un gitmesine izin vermek bir seçenek değildi.
Tom'un tek seçeneği kaldı.
Tom'un gerçekten başka seçeneği yok.
Çoğu kişi varsayılan seçeneği seçer.
Hangi seçenek sizin için doğru?
Benim için hangi seçenek doğru?
Fakat orman faresinin böyle bir seçeneği yok.
Geri çekilme, Olaf için bir seçenek değildi.
Araç kiralamak en iyi seçenekti.
Bana seçenek verdiğin için teşekkür ederim.
Sizin için başarısızlık tek seçenektir.
- Seçenekten yanayım.
- Ben, seçeneği destekliyorum.
Kişisel yayıncılık çekici bir seçenek olabilir.
Tom, kenar yumuşatma seçeneğini kapattı.
Sami tek seçeneğin intihar olduğunu düşünüyordu.
Tek seçenek var: Bu tepeden halatla inmek.
Esperanto bir şaka mı yoksa ciddi bir seçenek mi?
- Onun tek seçeneği olduğunu Tom'a söyledim.
- Tom'a bunun onun tek seçeneği olduğunu söyledim.
Leyla, boşanmanın tek seçenek olduğuna karar verdi.
Tom, Mary'ye onu yapma seçeneği verdi.
İyi maaşlı bir kariyer seçeneği yoktu.
Ve böylece o kart beyniniz için en kolay tercih haline geliyor.
Bu durum da yine en kolay tercih prensibine dayanmakta
Söz konusu grevler, artık seçenek olmaktan çıkacaklar
İkinci seçenek size iki kazak kazandırsa da...
Üçüncü seçenek, tam Hollywood'a gitmek olacaktı
Sadece üyelerini seçebilirlerdi
Eliptik bisikletler, kapalı alanda egzersiz yapmak için iyi bir seçenektir.
Bu bizim için açık tek seçenek olamaz.
Garnizon teslim olmanın bir seçenek olmadığına karar verdi.
Başka seçimimiz yok.
Başka bir seçenek düşünmek istemediğinden emin misin?
Bu olasılık, her iki taraf için de çok tehlikeli olur.
Başka ne seçenek var?