Examples of using "Opponent" in a sentence and their turkish translations:
Rakibini hafife alma.
O zorlu bir rakipti.
Rakibini şaşırttı.
- Rakibini küçümseme.
- Rakibini hafife alma.
- Saygın bir rakipsin.
- Sen değerli bir rakipsin.
Tom'un rakibi Mary'ydi.
Rakibim köpek yavrularından nefret eder.
- Tom rakibini hafife aldı.
- Tom rakibini küçümsedi.
Rakibim Tom'du.
Rakibim kim?
Tom rakibini yendi.
O zorlu bir rakip.
Tom zorlu bir rakip.
Tom değerli bir rakip.
O, rakibini nakavt etti.
O zorlu bir rakipti.
Tom rakibini nakavt etti.
Tom zorlu bir rakip olacaktır.
Boksör rakibine sert vurdu.
Tom çok zorlu bir rakipti.
Japonya'nın en önemli rakibi Çin'di.
Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı.
Rakibimin gücünü hafife almıştım.
Ken'i teşvik edemem. O benim rakibim.
Seçimde rakibini mağlup etti.
Tom ciddi bir rakip kazandı-John.
Onun rakibine karşı bir şansı yok.
Tom rakibine neredeyse hiç vuramadı.
Aday rakibi karşısında vahşi suçlamalar yaptı.
Satranç oyuncusu rakibinin yerini düzeltti.
O, rakibin ona yaklaşmasına izin vermez.
Altı oyun sonra, Sampras rakibinden üstündü.
Tom zorlu bir rakip.
Şafak sökerken Kartacalı general rakibinden önce davrandı ve bir grup...
Zirveye çıkmak için her zaman rakibin iki adım önünde kalmak zorundasın.