Translation of "Naturally" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Naturally" in a sentence and their turkish translations:

Naturally.

- Elbette.
- Doğal olarak.

Speaks naturally

doğal bir şekilde konuşuyor

People walk naturally.

İnsanlar doğal olarak yürür.

It happened naturally.

Bu doğal olarak oldu.

Everyone behave naturally!

Herkes doğal olarak davranır.

We naturally got excited.

Biz doğal olarak heyecanlandık.

Humans are naturally lazy.

İnsanlar doğal olarak tembeldirler.

He behaves very naturally.

O çok doğal olarak davranır.

- Certainly.
- Naturally.
- Of course.

Elbette.

The rest follows naturally.

- Gerisi doğal olarak izler.
- Gerisi kendiliğinden gelir.

Naturally he got angry.

Doğal olarak sinirlendi.

Are you naturally blonde?

Sen doğal olarak sarışın mısın?

Tom is naturally disappointed.

Tom doğal olarak hayal kırıklığına uğradı.

Things will come naturally.

İşler doğal olarak gelişecektir.

Tom does it naturally.

Tom bunu doğal olarak yapıyor.

Naturally great fundraisers love people,

Büyük bağışçılar normalde insanları sever,

That problem naturally invited debate.

Bu sorun, doğal olarak tartışma yarattı.

Her hair is naturally curly.

Onun saçı doğal olarak kıvırcık.

He was naturally very angry.

O, doğal olarak çok kızmıştı.

Naturally he accepted the invitation.

Doğal olarak o, daveti kabul etti.

She can naturally speak English.

O, elbette İngilizce konuşabilir.

She naturally accepted the invitation.

O doğal olarak daveti kabul etti.

That question naturally invited discussion.

O soru doğal olarak tartışmayı davet etti.

That problem naturally invited discussion.

O sorun doğal olarak tartışmayı davet etti.

That question naturally invited debate.

O soru doğal olarak tartışmaya davet etti.

My hair is naturally curly.

Saçım doğal olarak kıvırcık.

Is her hair naturally red?

Onun saçı doğal kırmızı mı?

Some girls are naturally pretty.

Bazı kızlar doğal olarak güzel.

Naturally, I was very concerned.

Doğal olarak, ben çok endişeliydim.

Mary's hair is naturally curly.

Mary'nin saçı doğuştan kıvırcık.

From plastics to naturally derived materials,

plastikten doğal materyallere,

naturally it has a big budget

e tabi haliyle büyük bütçeli oluyor

You had better speak more naturally.

Daha doğal konuşsan iyi olur.

Sports always come naturally to him.

Spor her zaman ona doğal gelir.

She can speak English very naturally.

İngilizceyi çok doğal bir şekilde konuşabilir.

He has a naturally good memory.

O doğuştan iyi bir hafızasıya sahip.

Naturally, the wife is always right.

Doğal olarak, karısı her zaman haklıdır.

Tom is naturally a little defensive.

Tom doğal olarak biraz defansiftir.

All men naturally hate each other.

Bütün insanlar doğal olarak birbirlerinden nefret ederler.

It's January now. Naturally, it snows.

Şu anda ocak ayı. Doğal olarak kar yağar.

Some countries when bats are damaged naturally

bazı ülkeler yarasaların doğal ortamlarına zarar verildiğinde

He lies as naturally as he breathes.

Nefes alışı kadar doğal şekilde yalan söyler.

"Does your friend know about this?" "Naturally."

"Arkadaşınız bu konuyu biliyor mu?" "Tabii ki"

He was naturally inclined to accept Islam.

Doğası Müslüman olmaya yatkındı.

- Try to act natural.
- Try to act naturally.

Doğal davranmaya çalış.

Venus does not have any naturally occurring satellites.

Venüs'ün doğal olarak oluşmuş herhangi bir uydusu yoktur.

Earth has one naturally occurring satellite, the Moon.

Dünyanın doğal olarak oluşan tek bir uydusu vardır, o da aydır.

And they naturally have a high tolerance for rejection.

Doğal olarak da reddetmeye karşı yüksek tolerans sahibidirler.

Moreover, they could produce electricity naturally without using motors.

üstelik motor kullanmadan elektriği doğal yolla üretebiliyorlardı

You naturally just get more relaxed in the water.

Suda doğal bir şekilde daha rahat hissetmeye başlıyorsun.

- Are you a natural blonde?
- Are you naturally blonde?

Doğal bir sarışın mısın?

It is not easy to speak naturally on the radio.

Radyoda doğal olarak konuşmak kolay değil.

- I tried to act natural.
- I tried to act naturally.

Doğal davranmaya çalıştım.

"Ryu, I can't seeee!" "Naturally, that's because I'm covering your eyes."

"Ryu, göremiyorum!" "Doğal, çünkü senin gözlerini kapıyorum."

We naturally take pride in the old temples of our country.

Biz doğal olarak ülkemizin eski tapınaklarıyla gurur duyuyoruz.

With so many people around he naturally became a bit nervous.

Etraftaki birçok kişi yüzünden o doğal olarak biraz sinirlendi.

If that is the real aim, naturally I would not know about that.

Asıl amaç buysa bilmem tabii.

The most important book to learn a foreign language is, naturally, a dictionary.

Bir yabancı dili öğrenmek için en önemli kitap, doğal olarak, bir sözlüktür.

"Why does Urumqi have such cold weather?" "Naturally, because it's north of the Tian Shan."

"Urumçi'nin havası ne için soğuk?", "Urumçi, Tanrı Dağları'nın kuzeyine yerleşmiş."

Ozone is a molecule comprised of three oxygen atoms that occurs naturally in small amounts.

Ozon, küçük miktarlarda doğal olarak meydana gelen üç oksijen atomundan oluşan bir moleküldür.

The folic acid used in fortified foods poses greater health risks than naturally occurring folates.

Zenginleştirilmiş besinlerde kullanılan folik asit, doğal olarak oluşan folatlardan daha büyük sağlık riskleri oluşturmaktadır.

Naturally, as a 14-year-old, I chose what I thought to be the easy path,

Doğal olarak, 14 yaşında biri olarak, kolay olduğunu düşündüğüm yolu seçtim,

I know that now, naturally, all are waiting for me to share something about my voyage.

Yolculuğum hakkında bir şey paylaşmak için doğal olarak şimdi herkesin beni beklediğini biliyorum.

Astronomers believe Saturn's rings developed from particles that resulted from the break-up of naturally occurring satellites.

Gökbilimciler, Satürn'ün halkalarının doğal olarak oluşmuş uyduların parçalanmasından kaynaklanan küçük parçacıklardan oluştuğuna inanıyorlar.

In the end, "feminity" is something that a woman is naturally furnished with, there is no need to make any effort to show it, and it's a quality such that even if one were to make conscious efforts to hide it, it would lead to nothing.

Sonuçta, "kadınsılık" bir kadının doğuştan sahip olduğu bir şey, göstermek için bir çaba sarf etmesine gerek yok ve öyle de bir özellik ki bilinçli olarak saklanmaya çalışılsa bile boşa çıkardı.

No one is born hating another person because of the colour of his skin, or his background, or his religion. People must learn to hate, and if they can learn to hate, they can be taught to love, for love comes more naturally to the human heart than its opposite.

Hiç kimse ten rengi veya özgeçmiş ya da dini nedeniyle başka birine nefret ederek doğmaz.İnsanlar nefret etmeyi öğrenmeliler ve nefret etmeyi öğrenebiliyorlarsa, aşk insan kalbine karşıtından daha doğal geldiği için sevmeyi öğretebilirler.