Examples of using "Luckily" in a sentence and their turkish translations:
Allah'tan kimse ölmedi.
Allah'tan kimse boğulmadı.
Neyse ki, o, işe yaradı.
Allah'tan kimse yaralanmadı.
Bereket versin ki kimse öldürülmedi.
Neyse ki kimse vurulmadı.
İyi ki kimse ıslanmadı.
İyi ki, pizzayı icat etmişler.
İyi ki, Tom oradaydı.
Neyse ki yanılmışım.
- Neyse ki Tom orada değildi.
- Allah'tan Tom orada değildi.
Allah'tan, Tom yaralı değildi.
Allah'tan Tom öldürülmedi.
Neyse ki, böyle bir şey var:
Neyse ki şampiyonluğu kazandı.
Neyse ki kimse ağır yaralanmadı.
Neyse ki kapı açıktı.
Neyse ki, o oyunu kazandı.
Allahtan, birincilik ödülünü kazandı.
Şansımıza bir planımız var.
İyi ki evdeydin.
Neyse ki Tom, Mary'yi görmedi.
Neyse ki Tom onu yapmadı.
- Neyse ki hava iyiydi.
- Allah'tan hava iyiydi.
- Bereket versin ki hava iyiydi.
- İyi ki hava iyiydi.
Neyse ki kimse yaralanmadı.
Neyse ki, Tom rehin alınmadı.
Neyse ki belki de bunu yapmak zorunda değiliz.
Neyse ki acil durum telsizimiz var.
Ama neyse ki gerek kalmadı.
Allahtan, o iyi bir koltuk buldu.
Neyse ki kimse yaptığımızı görmedi.
Çok şükür hava düzeldi.
Neyse ki Tom hayatta kalanlar arasındaydı.
Neyse ki bu hafta hava sıcaktı.
Neyse ki, biz bir kaçış yolu bulduk.
Şans eseri o beni görmedi.
Neyse ki, Tom bazı ses yatırımları yaptı.
Neyse ki, Tom'un fazladan bir şemsiyesi vardı.
Neyse ki, Tom'un iyi bir avukatı vardı.
Neyse ki bir yedek planım vardı.
Neyse ki kazada kimse yaralanmadı.
Neyse ki yangında kimse ölmedi.
Neyse ki, Tom emniyet kemerini takıyordu.
Neyse ki Tom kazada ölmedi.
Neyse ki birkaç ay önce, 2018'de
İyi ki, biri bana giyecek bir ceket verdi.
Neyse ki, tüm yolcular emniyet kemerlerini takıyordu.
Şans eseri, Tom'un ödünç alabileceğim biraz parası vardı.
- Ne mutlu ki o kararı vermek zorunda değildim.
- Neyse ki o kararı vermek zorunda kalmadım.
- Şansıma o kararı vermek zorunda kalmadım.
- Allahtan o kararı vermek zorunda kalmadım.
- İyi ki yanımda powerbank vardı.
- Neyse ki yanımda taşınabilir şarj aleti vardı.
Şanslıyız ki bazı topluluklar tam da bunu yapıyor.
Neyse ki şişlik dağılmaya başladı
Neyse ki başarıya ulaşmanın bir sürü yolu var.
Ne mutlu ki, faturayı ödemek için yeterli parası vardı.
Şansa bak ki, biletleri dün almıştım.
- Allahtan iki şoför de emniyet kemeri takıyordu.
- Bereket versin ki iki şoför de emniyet kemeri takıyordu.
Neyse ki tedavi zararlı yerine sadece etkisizdi.
Bereket versin ki, bunu kendi başıma yapabildim.
Neyse ki başarıya ulaşmak için birden fazla yol var
Neyse ki, komşum arabamı takviye kablosuyla çalştırmayı başardı.
- Şükür ki iyi sonuçlandı.
- Şükür ki iyi geçti.
- Şükür ki iyi bitti.
Neyse ki, kimse yaralanmadı.
Bereket versin ki, Tom'u onu yapmamaya ikna edebildim.
Misafirler erken geldi, ama bereket versin ki ben zaten yemek yapmayı bitirmiştim.
Neyse ki bir dalı tuttum ve düşmekten kurtuldum.
Kamyon okul binasına çarptığında neyse ki kimse ağır yaralanmadı.
Bankaya gittim ve neyse ki sıraya girmek zorunda kalmadım.
Sokulacak olursa ölebilir. Ama neyse ki arılar saldıramayacak kadar üşüyor.
evler ve fabrikalar dahildi. Neyse ki Amca Sam yardıma hazırdı. Günün sonunda,
Bazı insanlar kutup ayılarının Norveç sokaklarında özgürce dolaştığına inanıyor. Neyse ki, bu sadece saçmalık.
Evet, benim dünyayı unuttuğum doğrudur. Ama senden başka kimin umurunda? İyi ki, onu kurtarmak için oradasınız!