Translation of "Liberal" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Liberal" in a sentence and their turkish translations:

- Tom is a liberal.
- Tom's a liberal.

Tom bir özgürlükçü.

- I'm a liberal.
- I am a liberal.

Ben bir liberalim.

Mary is a liberal.

Mary bir liberal.

Tom was too liberal.

Tom çok liberaldi.

I have a liberal neighbor.

Liberal görüşlü bir komşum var.

Tom isn't exactly a liberal.

Tom tam olarak bir liberal değil.

He's a bleeding-heart liberal.

O herkese sempati duyan bir liberal.

She's a bleeding-heart liberal.

O, herkese sempati duyan bir liberal.

Tom has very liberal views.

Tom çok liberal görüşlere sahiptir.

He's had a liberal upbringing.

O, özgürlükçü bir terbiye aldı.

I am not a liberal.

Ben bir liberal değilim.

The president announced liberal reforms.

Devlet başkanı liberal reformları duyurdu.

- I know that Tom is a liberal.
- I know Tom is a liberal.

Tom'un liberal olduğunu biliyorum.

Is that liberal democracy is broken.

özgür demokrasi kırılmış.

Mr. White is a liberal politician.

Bay White, liberal bir politikacıdır.

Tom is a very liberal person.

Tom çok liberal bir kişidir.

Tom is quite liberal, isn't he?

Tom oldukça liberal, değil mi?

Tom is very liberal, isn't he?

Tom çok liberal, değil mi?

Tom is a bleeding-heart liberal.

Tom herkese sempati duyan bir liberal.

Is Tom a liberal or conservative?

Tom bir liberal mı yoksa bir muhafazakar mı?

Are you a liberal or conservative?

Liberal mi yoksa muhafazakar mısın?

Senator Kerry was considered a liberal.

Senatör Kerry bir özgürlükçü olarak kabul edildi.

Tom is very liberal with his money.

Tom parası ile çok liberaldır.

Take a liberal view of young people.

Genç insanların özgürlükçü görüşünü al.

Not so religious but laid-back, fairly liberal.

çok dindar değil, rahat, oldukça özgürlükçü.

The publishers of that newspaper are very liberal.

O gazetenin yayıncıları çok liberaldir.

This stirred unrest in Turkey’s more liberal urban areas.

Bu, Türkiye'nin daha liberal(solcu) kesimlerinde huzursuzluk yarattı.

Tom and Mary are both quite liberal, aren't they?

Tom ve Mary ikisi de oldukça liberal, değil mi?

For being a liberal who could get along with conservatives,

insanlar beni daha çok övdükçe

I was surprised to learn that Tom was a liberal.

Tom'un liberal olduğunu öğrenmek beni şaşırttı.

He is liberal with his money and buys a lot of presents.

O parası ile cömerttir ve bir sürü hediyeler alır.

We shall form a liberal government that takes into account the interests of the people.

Halkın çıkarlarını gözetecek liberal bir hükümet kuracağız.

And his liberal foreign policies built a close relationship with the West which paved the

Ve liberal dış politikaları ile batıyla yakın ilişki kurdu.

Whether it be in Europeanized Turkey, liberal Bahrain, the federalist United Arab Emirates, absolutist Qatar, historical Jordan, oil-dependent Oman, in all of these places the belief prevails that only opening up to the world can transform them into better nations.

İster Avrupalılaşmış Türkiye'de, ister liberal Bahreyn'de, federalist Birleşik Arap Emirlikleri'nde, mutlakiyetçi Katar'da, tarihi Ürdün'de, petrole bağımlı Umman'da olsun, tüm bu yerlerde, yalnızca dünyaya açılmanın onları daha iyi uluslara dönüştürebileceği inancı hakimdir.