Translation of "Lady" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Lady" in a sentence and their turkish translations:

It's the lady.

O, bayandır.

Who's that lady?

O kadın kim?

The lady remained silent.

Bayan sessiz kaldı.

Who is this lady?

Bu hanım kim?

He saluted the lady.

O, bayanı selamladı.

This lady is Indian.

Bu kadın Hintli'dir.

You're a weird lady.

Tuhaf bir bayansın.

What a wonderful lady!

Ne harika bir hanımefendi!

He greeted the lady.

O, bayanı selamladı.

What a pretty lady!

Ne güzel bir hanımefendi!

He greeted that lady.

O, o bayanı selamladı.

She was First Lady.

O First Lady'ydi.

- I do not know this lady.
- I don't know this lady.

Bu hanımı tanımıyorum.

- I do not know that lady.
- I don't know that lady.

O bayanı tanımıyorum.

- Who is that lady?
- Who is this lady?
- Who is this woman?

O bayan kim?

You fly like a lady.

Bir hanımefendi gibi uçuyorsunuz.

She is still fist lady

o hala fist lady

The lady is over eighty.

Bayan seksenin üzerinde.

The lady tolerated the man.

Kadın adama tahammül etti.

She is an office lady.

O bir ofis bayanı.

He robbed an old lady.

O, yaşlı bir bayanı soydu.

That lady is over eighty.

O bayan seksenin üzerindedir.

Never keep a lady waiting.

Asla bir bayanı bekletme.

She's a fine young lady.

O iyi genç bir bayan.

Does the lady speak Turkish?

Bayan Türkçe konuşur mu?

The young lady wants this.

Genç kadın bunu istiyor.

You're a funny young lady.

Sen eğlenceli bir genç kadınsın.

Do you know this lady?

Bu bayanı tanıyor musun?

Mary is a sophisticated lady.

Mary sofistike bir hanımefendi.

She was the First Lady.

O Başkan Karısıydı.

That poor lady is disabled.

Şu zavallı kadın engelli.

The lady is my sister.

- Hanım benim kız kardeşimdir.
- Hanım benim ablamdır.

Do you know that lady?

O bayanı tanıyor musun?

Mary is a beautiful lady.

Mary güzel bir hanımefendi.

The lady is still alone.

Bayan hala yalnız.

Mary is a smart lady.

Mary akıllı bir kadındır.

- Please call this lady a taxi.
- Please call a taxi for this lady.

Lütfen bu bayana bir taksi çağırın.

- The old lady got down from the bus.
- The old lady got off the bus.
- The old lady stepped off the bus.

Yaşlı kadın otobüsten indi.

- It's not over until the fat lady sings.
- It's not over till the fat lady sings.
- It isn't over till the fat lady sings.
- It isn't over until the fat lady sings.

- Dereyi görmeden paçaları sıvama.
- Son kozu oynamadan önce her şey bitmiş sayılmaz.

Mrs. Smith is an elderly lady.

Bayan Smith yaşlı bir hanımdır.

He got the lady some water.

O, bayana bir bardak su getirdi.

An old lady sang to me.

Yaşlı bir bayan bana şarkı söyledi.

That young lady is a nurse.

Şu genç bayan bir hemşiredir.

She is a very refined lady.

O, çok klas bir bayan.

I helped an old lady across.

Yaşlı bir bayanın geçmesine yardımcı oldum.

She is a most beautiful lady.

O en güzel leydidir.

That lady appears to be rich.

Şu bayan zengin görünüyor.

The lady does not like football.

Bayan futbolu sevmez.

The lady is teaching us French.

Bayan bize Fransızca öğretiyor.

This lady is old and crazy.

Bu bayan yaşlı ve deli.

A lady is waiting for me.

Bir bayan beni bekliyor.

The old lady had a cane.

Yaşlı bayanın bir bastonu vardı.

Hey, lady, we're talking to you.

Hey, bayan, sizinle konuşuyoruz.

She introduced the lady to me.

O, hanımefendiyi bana tanıttı.

Tom wondered who that lady was.

Tom o hanımefendinin kim olduğunu merak ediyordu.

She is a really nice lady.

O gerçekten güzel bir bayan.

Lady Gaga has a ridiculous dress.

Lady Gaga'nın komik bir elbisesi var.

This young lady is from Russia.

Bu küçük kız Rus'tur.

That lady is very good looking.

- O bayan çok iyi görünüyor.
- O hanım çok güzel gözüküyor.

Mary is a very lucky lady.

Mary çok şanslı bir bayan.

Now the old lady lives alone.

Şu anda yaşlı bayan yalnız yaşıyor.

You mustn't keep a lady waiting.

Bir bayanı bekletmemelisin.

The cleaning lady interrupted the conversation.

Temizlikçi kadın muhabbeti yarıda kesti.

Death is a mysterious, merciless lady.

Ölüm gizemli, acımasız bir bayandır.

Your grandmother is a charming lady.

- Büyükanneniz çok hoş bir hanım.
- Anneanneniz çok hoş bir bayan.

There's a lady asking for you.

Sizi soran bir hanımefendi var.

She was a former first lady.

O, eski bir başkan karısıydı.

The lady is now drinking water.

Bayan şimdi su içiyor.

Where have you been, young lady?

Neredeydin genç bayan?

Mary behaved like a perfect lady.

Mary mükemmel bir bayanmış gibi davrandı.

I wonder who that lady was.

O bayanın kim olduğunu merak ediyorum.

Mary is a really nice lady.

Mary gerçekten hoş bir bayan.

Who's the lady at the door?

Kapıdaki bayan kim?

Do you know this young lady?

- Bu genç bayanı tanıyor musun?
- Bu genç bayanı tanıyor musunuz?

He said, "Lady, that is my seat!"

Buna karşılık, "Hanımefendi o zaten benim koltuğum!" demez mi?

The old lady smiled at her granddaughter.

Yaşlı bayan kız torununa gülümsedi.

The lady came from a good family.

Hanımefendi iyi bir aileden geliyordu.

The lady wore a necklace of pearls.

Kadın bir inci kolye taktı.

The lady moved here a month ago.

Hanımefendi, bir ay önce buraya taşındı.

She is a very intelligent young lady.

Çok zeki genç bir hanımdır.

He is married to an American lady.

O, Amerikalı bir hanım ile evli.

He helped the lady into the car.

O, bayanın arabaya binmesine yardımcı oldu.

Rose is a loving and caring lady.

Rose sevgi dolu ve şefkatli bir bayan.

The old lady got off the bus.

Yaşlı bayan otobüsten indi.

Mary is quite a remarkable young lady.

Mary oldukça dikkat çekici bir genç bayan.

Don't get sassy with me young lady!

Bana sırnaşmayın genç bayan!

I know how to treat a lady.

Bir bayana nasıl davranacağımı biliyorum.

Is the lady trying to blackmail me?

Bayan bana şantaj yapmaya mı çalışıyor?

Tom offered to help the old lady.

Tom yaşlı bayana yardım teklif etti.