Examples of using "Jewels" in a sentence and their turkish translations:
Bu takılar pahalı.
O gururla mücevherlerini sergiledi.
Biz pahalı mücevherler takıyoruz.
Teşhirdeki mücevherler kayboldu.
Tom çalıntı mücevherleri korudu.
Saatimin on yedi tane mücevheri vardır.
Onlar mücevherler ve otomobiller aldı.
Aktris her zaman pahalı mücevherler takıyor.
Sen arkadaşlarından mücevher ödünç alırsın.
Bir hayli mücevher satın aldın.
Hiç gerçek mücevherlere sahip değilim.
Mükemmel elmaslar oldukça nadir mücevherlerdir.
Mücevherlerimden kurtuldum.
Tom, Mary'nin mücevherleri çalmasına yardımcı oldu.
Satmak için hiç mücevherim yok.
Paha biçilmez mücevherler müzeden kayboldu.
Polis çalıntı mücevherleri keşfetti.
- Polis çalıntı mücevherleri buldu.
- Polis çalınmış mücevherleri buldu.
Hırsızlar mücevherleri çaldılar.
"Bunlar kimin mücevherleri?" "Onlar Taninna'nın"
O, mücevherleri çaldığını itiraf etti.
Mücevherleri çalmakla suçlandı.
Özel günlerde, bazı insanlar mücevher takar.
Hırsız dün gece mücevherleri çaldı.
Tom çalıntı mücevherleri kendisi için tuttu.
Mücevherleri çaldığını itiraf etti.
- Dün gece onun değerli taşlarını çaldılar.
- Onun mücevherleri dün gece çalındı.
Mücevherlerini kasaya kilitledi.
Eski Mısırlılar mücevherleri neden bu kadar çok sevdiler?
Kraliyet mücevherleri kilit ve anahtara bağlı tutulur.
Mary mücevherlerini bankada kilitli tutar.
Hindistan'ın mücevherleri ve dış deniz - hepsi senin!
Bütün mücevherlerini küçük kırmızı bir kutuya koydu.
Gece gökyüzünde parlayan yıldızlar mücevher gibi görünüyorlardı.
O dışarıdayken hırsız onun mücevherleriyle kaçtı.
Cannes'daki Carlton otelinden 40 milyon euro değerinde mücevherler çalındı.
Bir milyon dolardan daha fazla mücevher Cannes'teki bir otel odasından çalındı.