Examples of using "Houses" in a sentence and their turkish translations:
Oyuncak evler.
Ne güzel evler!
Evler burada.
Evler yanıyor.
Onun iki evi var.
Hayvanlar evleri işgal etti.
Mary bebek evlerini sever.
Şu evler büyük.
Japon evleri küçüktür.
Ahşap bir ev inşa ediyoruz.
Ev maketleri yaptım.
Sizin evlerinizi istemiyorum.
Küçük evler yapıyoruz
Ne müthiş ev bunlar!
Deprem evleri salladı.
Tayfun birçok evi yıktı.
On ev yanıp kül oldu.
Ahşap evler kolayca tutuşurlar.
Bu evler amcamın.
Ahşap evler kolayca yanar.
Tahta kuruları evleri yok ediyor.
Tom üç ev inşa etti.
Bütün evlerimi sattım.
Bomba üç evi yıktı.
Bu evlerin hepsi benzer.
Yangın üç evi imha etti.
Tom üç ev aşağıda yaşıyor.
Şu evlerin hepsi benzer.
- O evler amcama aittir.
- O evler emmimin.
- O evler amcamın.
Bazıları kısmen yer altında evler yaptı.
Dört evin önünden geçtim.
Evlere ayakkabılarınızla girmeyin!
O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
Yaklaşık 1500 konut inşa edildi bile.
Yangın on evi yakıp kül etti.
Düşük maliyetli prefabrik evleri öneriyoruz.
- Taş evler yapıyorum.
- Taştan evler inşa ediyorum.
O evleri nasıl boyayacağını biliyor.
O, evleri nasıl satacağını biliyor.
Onların işi evler inşa etmek.
Etrafta birkaç ev var.
O, İspanya'daki eski evleri onarıyor.
Yangın on evi yakıp kül etti.
Polis bütün evleri ziyaret etti.
Evlerde çiçekler var.
Bu civarda az sayıda ev var.
Buralarda hiç ev yok.
Şu evler 500 yıllıktır.
O mimar çok modern evler inşa ediyor.
Erkekler ev yapar, kadınlar yuva yapar.
Bu evler karanlık ve kirli.
Tom evleri nasıl satacağını bilir.
İnsanlar birbirlerinin evlerini kontrol etmeyi severler.
Bu sokakta bazı eski evler vardır.
7 milyon insana ev sahipliği yapan bir şehir.
Sonra bu evleri insanlara çevirdik.
Evler birbiri ardına yandılar.
Yıllardır Marina evleri denetliyordu.
İki ev yan yana durur.
Sokak boyunca büyük evler var.
O yeni evlerle dolu bir alandır.
Çoğu Japon evleri ahşaptan yapılır.
Kasabadaki tüm evler boştu.
Büyük evler yaşamak için pahalı.
O, şimdiye kadar iki ev inşa etti.
Onların evlerinde su var mı?
İnsanlar birbirlerinin evlerini incelemeyi sever.
Bu evlerimiz arasında uzun bir yol.
Onların evleri denize yakın durumdadır.
Bu evleri kimin inşa ettiğini bilmiyor.
Irak'ta kaç tane ev yıkıldı?
Tom'un başka kaç tane evi var?
Bu binaların müteahhiti bilinmiyor.
Yıkılmış bazı eski evler gördük.
Tom'un iki evi ve bir teknesi var.
Tüm evlerin yaşanabilir olması gerekiyor.
Evler bu alanda yapılamazlar.
Benimkinden daha uzak altı evde yaşar.
Kongre'nin her iki meclisi Jefferson'un teklifini onayladı.
Çok sayıda ev yandı.
İşçiler evleri bütün gün boyunca inşa ediyorlar.
Tom şu ana kadar üç ev inşa etti.
İki evi ve bir teknesi var.
Camdan evlerde oturanlar başkalarının evlerine taş atmamalıdır.
güneş panelleri kurmak isteyen avukatlarla tanıştım.
su evleri arabaları ve bulunduğu her şeyi sürükleyerek götürüyor
inşa etmek için devasa bir ilave kamu harcaması paketi açıkladı.
İki ev yan yana duruyor.
Yangında iki ev yandı.
Bahçe, iki eve aittir.
Ev almaya çalışan bir sürü insan var.
Komşularımız evlerini satmak zorunda kaldılar.
Bu sokakta birkaç eski ev var.