Translation of "Hike" in Turkish

Did you remember hike or hike?

zam da zam zama da zam hatırladınız mı

Take a hike.

- Naşla.
- Hadi naş.
- Uza.
- Yaylan.
- İkile.
- Al voltanı.
- Toz ol.

Take a hike, Tom.

Bir yürüyüş yap, Tom.

- Tell him to take a hike.
- Tell her to take a hike.

Ona yürüyüşe çıkmasını söyle.

We'd better cancel the hike.

Yürüyüşü iptal etsek iyi olur.

We're going on a hike.

Yürüyüşe çıkıyoruz.

We should cancel the hike.

Yürüyüşü iptal etmeliyiz.

You deserve a salary hike.

Sen bir maaş zammını hak ediyorsun.

Layla finished her long hike.

Leyla uzun yürüyüşünü bitirdi.

We had better cancel the hike.

Zammı iptal etsek iyi olur.

Tell Tom to take a hike.

Tom'a yürüyüşe çıkmasını söyle.

Why don't you take a hike?

Niçin defolup gitmiyorsun?

Tell them to take a hike.

Onlara yürüyüşe çıkmalarını söyle.

Half the camp went on a hike.

Kampın yarısı yürüyüşe çıktı.

I was completely exhausted after the hike.

Ben yürüyüşten sonra tamamen bitkin düştüm.

It's a great day for a hike.

Yürüyüş için harika bir gün.

I like to hike in the mountains.

Ben dağlarda yürümekten hoşlanırım.

Tom told Mary to take a hike.

Tom, Mary'ye bir gezintiye çıkmayı söyledi.

It's a perfect day for a hike.

Yürüyüşe çıkmak için mükemmel bir gün.

Sami has just finished a long hike.

Sami az önce uzun bir yürüyüşü bitirdi.

We are to go on a hike tomorrow.

Yarın bir yürüyüşe gideceğiz.

The hike will take at least eight hours.

Gezinti en az sekiz saat sürer.

Why don't you just go take a hike?

Neden sadece bir zam almaya gitmiyorsun?

The hike will take no less than eight hours.

Yürüyüş sekiz saatten az sürmeyecek.

Were it clear, we would go on a hike.

Hava açık olursa yürüyüşe gideriz.

I'm going on a hike next weekend with Tom.

Gelecek hafta sonu Tom'la yürüyüşe gidiyorum.

We'll probably be a bit tired after the hike.

Muhtemelen gezintiden sonra biraz yorgun olacağız.

The group hired a guide to lead the hike.

Grup yürüyüşe öncülük edecek bir rehber kiraladı.

Tom and Mary went on a long hike together.

Tom ve Mary birlikte uzun bir yürüyüşe çıktı.

The union is pressing for a ten-percent pay hike.

Sendika yüzde on oranında ücret zammı için baskı yapıyor.

What do you say to going on a hike next Sunday?

Gelecek pazar bir yürüyüşe gitmeye ne dersin?

Let's take advantage of the vacation to go on a hike.

- Yürüyüşe çıkmak için tatilden yararlanalım.
- Yürüyüşe çıkmak için tatilden istifade edelim.
- Yürüyüşe çıkmak için tatilden faydalanalım.

He could not go on the hike because he was ill.

O, hasta olduğu için yürüyüşe gidemedi.

Tom couldn't go on the hike because he wasn't feeling well.

Tom iyi hissetmediği için yürüyüşe gidemedi.

We are looking forward to going on a hike next week.

Gelecek hafta yürüyüşe çıkmaya can atıyorum.

The hike was exhausting, but we had a lot of fun.

Yürüyüş yorucuydu ama çok eğlendik.

If the weather is good tomorrow, let's go on a hike.

Yarın hava güzel olursa yürüyüşe çıkalım.

We're going for a hike later if you want to join us.

Bize katılmak istiyorsan daha sonra yürüyüşe gidiyoruz.

- I like hiking in the mountains.
- I like to hike in the mountains.

Dağlarda yürüyüşü seviyorum.

- I want to climb this mountain.
- I want to hike up this mountain.

Bu dağa tırmanmak istiyorum.

They ate salad on the cliff, but got sick on the hike back.

Uçurumun üstünde salata yediler, ancak yürüyüş sırasında hastalandılar.

Tom and Mary attempted to hike in the dark, but died of hypothermia.

Tom ve Mary karanlıkta yürümeyi denedi ancak hipotermiden öldüler.

Tom and Mary are planning to hike to the other side of the island.

Tom ve Mary adanın diğer tarafında dolaşmayı planlıyorlar.

Because he hadn't eaten anything before the hike, he was about to pass out.

O, yürüyüşten önce hiçbir şey yememişti, bayılmak üzereydi.

It was so nice a day that we went for a hike in the mountains.

O kadar güzel bir gündü ki dağlarda doğa yürüyüşüne çıktık.

- It's a beautiful day for a hike, isn't it?
- It's a nice day for a walk.

Yürüyüş için güzel bir gün.

- Get out.
- Get out!
- Go away.
- Get the fuck out of here.
- Gangway!
- Get the fuck out!
- Take a hike!

Siktirin gidin buradan.

He was out of shape when he took a long hike with his sons, and he was stiff and sore the next day.

Oğullarıyla uzun bir yürüyüş yaptığında o hamlamıştı ve ertesi gün gergin ve ağrılıydı.