Examples of using "Heads" in a sentence and their turkish translations:
- Dikkat et!
- Önüne bak!
Tura mı yoksa yazı mı?
devlet başkanları, tesisatçılar.
kafamızı çevirdik
Herkes başını salladı.
Onların kafalarını uçurun!
Bebeklerin büyük kafaları var.
Başlarını bana getirin.
Kendi aklımızda sıkışıp kalırız.
Kafalarında boynuz çıkarabiliyorlar.
Uyarı için teşekkürler.
Amuda kalktık.
Turalar ben kazanırım, yazılar sen kaybedersin.
Onlar utanç içinde başlarını eğdiler.
Tom balıkların kafasını kesiyor.
Başımıza konmuş bir ödül var.
Onu kafalarının üstüne kaldırdılar.
Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
Sinirli insanlar başlarını kaşırlar.
İki diş sarımsak koyacağım.
Hala başımıza konmuş bir ödül var.
Koşucular suyu kafalarına döktü.
Bir martı aniden başımızın üzerinden uçtu.
- Tom sağduyu çağrısında bulundu.
- Tom soğukkanlı olanların kazanmasını diledi.
- Tom aklıselim çağrısı yaptı.
- Tom aklıselimin galip gelmesini arzu ettiğini söyledi.
bu duvarlar defalarca yıkıldı
kafamızdaki soru işaretleri iyice artıyor
Belge tüm bölüm başkanlarına dağıtıldı.
Hayır, gökyüzü başımıza düşmez.
Tom, Mary ve John hepsi başlarını salladı.
50 yaşında olsa bile, Mary hâlâ insanların dikkatini çekebiliyor.
Gerçekleri görmezden gelemeyiz.
Tom ve Mary'nin ikisi de başlarını hayır anlamında salladılar.
Kahirenin heybetli Zuwila kapısında sallandırılmasını emretti.
buda kafamızdaki soru işaretlerini artırıyor ama
tam böyle kafamız allak bullak oldu derken
Bunun için onların başlarındaki mıknatıslar sorumluydu.
Bir şey duyarsan bana haber ver!
Çiftleşme sona erdi. Yumurtalarını bırakmak için yerin altına gidiyor.
Düzene karşıydık. Kafamızı kullanıyorduk,
Tayfun Kyushu'ya doğru giderken güç kazanıyor.
Ben bu fikri öğrencilerin kafalarına işlemek niyetindeyim.
Ne söylediğini anlayamıyorum.
İnek, çift başlı bir buzağı doğurdu.
ellerimizle başımızı bu şekilde korumalıyız
Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
İslam'da kadınların dışarı çıktıklarında başlarını örtmeleri gerekir.
Batılı ülkeler doları güçlendirmek için kafa kafaya vermek zorundalar.
Yarına kadar cüzdanımı geri almazsam, çok canlar yanacak.
Otobüs şoförü öğrencileri başlarını pencereden dışarı çıkarmamaları için uyardı.
Otobüs sürücüsü öğrencilere başlarını otobüsün içinde tutmalarını söyledi.
Başlarına monte edilmiş mıknatıslarla evlerine giden yolu bulamadılar.
Eski devlet başkanlarının hiçbiri Fransızların yaşam standardını iyileştirmedi.
Tom buradaki sıcak ve bunaltıcı yazlara dayanamıyor bu yüzden dağlara gidiyor.
O stajyerlere talimatları verdi fakat onlar talimatlarla ilgili karar veremediler.
Onun akıllı olduğunu kabul ediyorum ama o her zaman karşısındakinin anlayamayacağı şekilde konuşmak zorunda mı?
Er ya da geç, iflaslar başımızın üzerinde asılı ve biz hepimiz dilenciler gibi parasız öleceğiz.
Biz koyu tenli insanlardan daha kolayca yanan mavi gözlü kırmızı saçlı kimselerin güneş ışığına karşı duyarlı olduğunu hepimiz biliyoruz.
Aden'den bir ırmak doğuyor, bahçeyi sulayıp orada dört kola ayrılıyordu.
Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.
Bakın, benim sahip olduklarım sadece bu iki kale, yüz hektar arazi, altı araba, dört yüz baş sığır ve yirmi koşu atı...
Seni anlamıyorum.
Ne söylediğini anlayamıyorum.
Bir zamanlar elde ettikleri ilk fırsatta kaçmayı kafalarına koyan bir İskoçyalı ve bir İngiliz ve bir İrlandalı orduda birlikte hizmet ediyorlardı.