Translation of "Headphones" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Headphones" in a sentence and their turkish translations:

- Tom took off his headphones.
- Tom took his headphones off.

Tom kulaklıklarını çıkardı.

- Tom has noise-cancelling headphones.
- Tom has noise-canceling headphones.

- Tom gürültü önleyici kulaklıklara sahip.
- Tom'un gürültü önleyici kulaklıkları var.

These headphones don't work.

Bu kulaklıklar çalışmıyor.

Tom is wearing headphones.

Tom kulaklık takıyor.

Take your headphones off.

Kulaklığını çıkar.

Give me the headphones.

Kulaklıkları bana ver.

- These earphones don't work.
- These headphones aren't working.
- These headphones don't work.

Bu kulaklıklar çalışmıyor.

Tom put on his headphones.

Tom kulaklıklarını taktı.

Tom slipped off his headphones.

Tom kulaklıklarını çıkardı.

May I borrow your headphones?

Senin kulaklıklarını ödünç alabilir miyim?

Can I borrow your headphones?

Senin kulaklığını ödünç alabilir miyim?

The noisy headphones are that guy's.

Gürültülü kulaklıklar bu adamın.

We came here to buy headphones.

Buraya kulaklık almak için geldik.

Tom put his headphones back on.

Tom kulaklıklarını tekrar taktı.

- These earphones don't work.
- These headphones aren't working.
- Those earphones don't work.
- These headphones don't work.

Bu kulaklıklar çalışmıyor.

These headphones are both stylish and comfortable.

Bu kulaklıklar hem şık hem de konforlu.

Tom bought a new set of headphones.

Tom yeni bir kulaklık seti satın aldı.

With these headphones, I can't hear anything.

Bu kulaklıklar ile bir şey duyamıyorum.

When I'm using headphones I can't hear anything.

Ben kulaklık kullanıyorken bir şey duyamıyorum.

- These earphones don't work.
- These headphones don't work.

Bu kulaklıklar çalışmıyor.

I can't listen to music at night anymore because my headphones broke.

Geceleyin artık müzik dinleyemiyorum çünkü kulaklığım bozuldu.

I had my headphones on so I didn't hear Tom enter the room.

Radyo kulaklığını açtım bu yüzden Tom'un odaya girdiğini duymadım.

Tom had his headphones on so he didn't hear Mary enter the room.

Tom kulaklığını taktı, bu yüzden Mary'nin odaya girişini duymadı.