Examples of using "Floating" in a sentence and their turkish translations:
Yüzmek kolaydır.
Süzülüyormuş gibi hissediyordum;
Benim yüzen evimi beğeniyor musun?
Bulutlar gökyüzünde yüzüyordu.
Suyumda yüzen bir şey var.
Balon havada süzülüyordu.
Bir top nehirden aşağı doğru yüzüyordu.
Tom havuzda yüzen bir şey gördü.
Bulutlar mavi gökte yüzüyor.
O sanki yüzüyormuş gibi hissetti.
Yanlarından süzülen ufak yaratıkları yakalamaya yarayan, sokucu dokunaçlar.
Tekne yüzen bir buz tarafından parçalandı.
Gökyüzünde yüzen bulutlar harika.
Dan'ın ceseti yüzme havuzunda yüzüyordu.
Onun hakkında türlü türlü söylentiler yayılıyordu.
Tom gölde yüzen bazı ölü balıklar gördü.
Polis, Tom'un vücudunu limanda yüzerken buldu.
bir gider tesisi ve balık pazarı arasında Doğu Gölü'nde yüzen
yüzen bir duba hapishanemiz var
burada duralım. Bu yüzen yer kabuğu da çarpışıyor mu yoksa?
Balıkçı kendini yüzen bir tahta vasıtasıyla kurtardı.
Beyaz bir bulut mavi yaz gökyüzünde yüzüyordu.
Tom vücudunun dışında yüzüyormuş gibi hissetti.
Tom'un cesedi denizde başıboş yüzerken balıkçılar tarafından bulundu.
Gölde yüzen binlerce ölü balık bulundu.
5 milyon mikroplastik parçasını oluşturdu.
Can yelekleriyle gölde süzülen bazı yüzücüler gördüm.
bu yer kabuğu o akışkan olan magmanın üzerinde bildiğimiz yüzüyor
Kitabım buralarda bir yerde ama üstüne varamıyorum.
Oda havada yüzen toz zerrelerinin dışında boş.
Bir beyaz bulut, mavi gökyüzünde yüzüyor.