Translation of "Flash" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Flash" in a sentence and their turkish translations:

A flash of red!

Kırmızı bir parıltı!

Sami saw the flash.

Sami flaşı gördü.

Most fireflies flash their lights.

Çoğu ateş böceği ışığını açıp kapatır.

Did you flash your lights?

Işıklarını yaktın mı?

It'll be gone in a flash.

bir anda yok olurdu.

The boat sank in a flash.

Gemi bir yıldırımla battı.

The flash was reflected in the bottle.

Işıltı şişede yansıdı.

She did her homework in a flash.

Ev ödevini çabucak yaptı.

Did you see that flash of lightning?

O şimşek çakmasını gördün mü?

The bomb exploded with a blinding flash.

Bomba kör edici bir parlamayla patladı.

I left your flash drive at home.

Senin flaş belleğini evde bıraktım.

Each generating a flash to warn off predators.

Her biri avcıları uzak tutmak için flaş çakıyor.

Flash photography is not permitted beyond this point.

Flaşlı fotoğraf çekmek bu noktadan itibaren yasak.

That would create unprecedented flash floods in my country.

Bu ülkemde benzeri görülmemiş su baskınları yaratır.

For this reason, lights are beginning to flash red…

Bu nedenle ışıklar kırmızı yanıyor ...

The flash of lightning precedes the sound of thunder.

Şimşeğin ışığı gök gürültüsünün sesinden önce gelir.

Is it all right to use a flash here?

Burada bir flaş kullanmak doğru mu?

Should I take the picture with or without flash?

Resmi flaşlı mı yoksa flaşsız mı çekmeliyim?

I saw a flash of lightning far in the distance.

Uzakta bir yıldırım parlaması gördüm.

A flash of lightning suddenly lit up the dark nocturnal landscape.

Bir şimşek çakması aniden karanlık gece manzarasını aydınlattı.

What is the difference between a lightning bolt and a lightning flash?

Bir yıldırımla bir şimşek arasındaki fark nedir?

Dozens of people have died in flash floods triggered by torrential rain.

Onlarca insan şiddetli yağmurun yol açtığı ani su baskınlarında öldü.

The iPad would be a better product if it could handle Flash.

Flash programı olsaydı, iPad daha iyi bir ürün olurdu.

In all the excitement the 30 minute show-time passed in a flash.

Coşku içerisinde, 30 dakikalık bir show-zamanı çok çabuk geçti.

At this moment, all his past life seemed to flash across his mind.

Şu an tüm geçmiş yaşamı aklından geçmiş gibi görünüyordu..

The flash wasn't working, so he couldn't take a picture in the dark.

Flaş çalışmıyordu, bu yüzden o karanlıkta resim çekemedi.

Tom doesn't want an iPad. He wants a portable device that supports Flash.

- Tom iPad istemiyor. O, Flash'ı çalıştırabilen taşınılabilir bir cihaz istiyor.
- Tom iPad istemiyor. Flash oynatabilen taşınabilir bir cihaz istiyor.

Using the horn at night should be avoided. At night, flash the headlights instead.

Geceleri korna kullanmaktan kaçınılmalı. Gece onun yerine farları yak.

One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.

Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.

One of my major complaints about the iPhone is that it doesn't support Flash.

Benim IPhone hakkında büyük şikayetlerimden biri de Flash desteği olmamasıdır.

Because we all think we get it in a first glance and a sudden flash,

Çünkü hepimiz ilk bakışta, pat diye her şeyi anladığımızı sanarız

The iPad would be a perfect solution for me if it could properly display web pages with Flash content.

IPad Flash içeriği ile web sayfalarını uygun şekilde görüntüleyebilseydi, benim için mükemmel bir çözüm olurdu.

- Life is but a flash of lightning, beauty lasts for a single day! Think about the skulls of the dead that are all alike.
- Life is but a flash of lightning and beauty lasts only a day! Think of the skulls of the dead that all are alike.

Hayat düşen bir yıldırım gibidir. Güzelliğin saltanatı tek günlüktür. Hepsi birbirine benzeyen ölülerin kafataslarına bakıp ibret al!