Examples of using "Flash" in a sentence and their turkish translations:
Kırmızı bir parıltı!
Sami flaşı gördü.
Çoğu ateş böceği ışığını açıp kapatır.
Işıklarını yaktın mı?
bir anda yok olurdu.
Gemi bir yıldırımla battı.
Işıltı şişede yansıdı.
Ev ödevini çabucak yaptı.
O şimşek çakmasını gördün mü?
Bomba kör edici bir parlamayla patladı.
Senin flaş belleğini evde bıraktım.
Her biri avcıları uzak tutmak için flaş çakıyor.
Flaşlı fotoğraf çekmek bu noktadan itibaren yasak.
Bu ülkemde benzeri görülmemiş su baskınları yaratır.
Bu nedenle ışıklar kırmızı yanıyor ...
Şimşeğin ışığı gök gürültüsünün sesinden önce gelir.
Burada bir flaş kullanmak doğru mu?
Resmi flaşlı mı yoksa flaşsız mı çekmeliyim?
Uzakta bir yıldırım parlaması gördüm.
Bir şimşek çakması aniden karanlık gece manzarasını aydınlattı.
Bir yıldırımla bir şimşek arasındaki fark nedir?
Onlarca insan şiddetli yağmurun yol açtığı ani su baskınlarında öldü.
Flash programı olsaydı, iPad daha iyi bir ürün olurdu.
Coşku içerisinde, 30 dakikalık bir show-zamanı çok çabuk geçti.
Şu an tüm geçmiş yaşamı aklından geçmiş gibi görünüyordu..
Flaş çalışmıyordu, bu yüzden o karanlıkta resim çekemedi.
- Tom iPad istemiyor. O, Flash'ı çalıştırabilen taşınılabilir bir cihaz istiyor.
- Tom iPad istemiyor. Flash oynatabilen taşınabilir bir cihaz istiyor.
Geceleri korna kullanmaktan kaçınılmalı. Gece onun yerine farları yak.
Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
Benim IPhone hakkında büyük şikayetlerimden biri de Flash desteği olmamasıdır.
Çünkü hepimiz ilk bakışta, pat diye her şeyi anladığımızı sanarız
IPad Flash içeriği ile web sayfalarını uygun şekilde görüntüleyebilseydi, benim için mükemmel bir çözüm olurdu.
Hayat düşen bir yıldırım gibidir. Güzelliğin saltanatı tek günlüktür. Hepsi birbirine benzeyen ölülerin kafataslarına bakıp ibret al!