Translation of "Egyptian" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Egyptian" in a sentence and their turkish translations:

I am Egyptian.

Ben Mısırlıyım.

It looks Egyptian.

Mısırlı görünüyor.

I'm learning Egyptian.

Mısır dili öğreniyorum.

Sami isn't Egyptian.

Sami Mısırlı değil.

It's an Egyptian name.

Bu bir Mısırlı ismi.

Sami likes Egyptian food.

Sami, Mısır yemeklerinden hoşlanır.

Where is the Egyptian embassy?

Mısır büyükelçiliği nerede?

I have an Egyptian neighbor.

Mısırlı bir komşum var.

Tom can read Egyptian hieroglyphs.

Tom Mısır hiyerogliflerini okuyabilir.

Cleopatra learned to speak Egyptian.

Kleopatra, Mısır dilini konuşmayı öğrendi.

I've always loved Egyptian culture

Mısır kültürünü her zaman sevmişimdir.

Sami's father was an Egyptian.

Sami'nin babası bir Mısırlıydı.

Sami was an Egyptian photographer.

Sami, Mısırlı bir fotoğrafçıydı.

Ramses II was an Egyptian pharaoh.

İkinci Ramses bir Mısır Firavunu'ydu.

Layla was a beautiful Egyptian immigrant.

Leyla güzel bir Mısırlı göçmendi.

Sami was dating an Egyptian girl.

Sami Mısırlı bir kızla çıkıyordu.

Sami was a rich Egyptian playboy.

Sami zengin bir Mısırlı playboydu.

Sami served in the Egyptian navy.

Sami, Mısır donanmasında görev yapıyordu.

Sami can't do an Egyptian accent.

Sami bir Mısır aksanı yapamaz.

Sami was mocking Layla's Egyptian accent.

Sami, Leyla'nın Mısır aksanıyla alay ediyordu.

Sami worked at an Egyptian restaurant.

- Sami, Mısır restoranında çalıştı.
- Sami, Mısır restoranında çalışıyordu.

Tom is interested in ancient Egyptian history.

Tom eski Mısır tarihi ile ilgileniyor.

Mary dressed as an ancient Egyptian priestess.

Mary eski Mısırlı bir rahibe gibi giyindi.

Mary dressed as an ancient Egyptian princess.

Mary eski Mısırlı bir prenses gibi giyindi.

Tom dressed as an ancient Egyptian scribe.

- Tom eski Mısırlı bir katip olarak giyinmiş.
- Tom eski Mısırlı bir yazman olarak giyinmiş.

Tom dressed as an ancient Egyptian slave.

Tom eski Mısırlı bir köle gibi giyinmişti.

Sami wanted to marry an Egyptian woman.

Sami, Mısırlı bir kadınla evlenmek istedi.

Sami was taken to an Egyptian hospital.

- Sami bir Mısır hastanesine götürüldü.
- Sami bir Mısır hastanesine kaldırıldı.

Sami arrived safely on the Egyptian border.

- Sami güvenle Mısır sınırına geldi.
- Sami güvenli biçimde Mısır sınırına ulaştı.

Tom became interested in ancient Egyptian history.

Tom eski Mısır tarihine merak sardı.

My cousin is from Egypt. He is Egyptian.

Kuzenim Mısır'dan. O Mısırlıdır.

Nut was the Egyptian goddess of the sky.

Nut, Mısır gökyüzü tanrıçasıydı.

The interesting part is, just like the egyptian pyramids

ilginç olan kısım ise tıpkı mısır piramitler gibi

Layla is the daughter of a rich Egyptian entrepreneur.

Leyla zengin bir Mısırlı girişimcinin kızıdır.

Layla started dating a fellow Egyptian immigrant called Sami.

Leyla, Sami adında Mısırlı bir göçmen arkadaşla çıkmaya başladı.

Sami is being held by the Egyptian intelligence services.

Sami, Mısır istihbarat servisleri tarafından tutuluyor.

So started the Egyptian hieroglyphic writing in the same way.

Mısır hiyeroglif yazıları bu şekilde başladı.

Divorce in the Egyptian society, as official figures coming from

her iki dakikada bir yeni bir boşanma davası meydana geldiğini söylediği

The Egyptian or Arab society wants to spread within the

Şii çevrelerde, özellikle de İran'da, geleneksel yasal evliliği

Some believe that the Egyptian pyramids were built by ancient aliens.

Bazıları Mısır piramitlerinin antik uzaylılar tarafından inşa edildiğine inanıyor.

Egyptian pyramids were smuggled from Turkey. what do you think about this

Mısır pramitleri Türkiye'den kaçırıldı. bunun hakkında ne düşünüyorsunuz

Berthier played a crucial role in planning  Napoleon’s Egyptian expedition of 1798,  

Berthier, Napolyon'un 1798'deki Mısır seferini planlamada çok önemli bir rol oynadı

What is circulating in the Egyptian society, customary marriage, where it was

istikrar olan kadınları sömürmeyi ve metalaştırmayı amaçlayan gizli bir suç

Why was the Egyptian boy confused? His daddy was really a mummy.

Mısırlı çocuk neden şaşırdı? Babası gerçekten bir mumyaydı.

Layla settled in to her new life in an Egyptian prison cell.

Leyla bir Mısır cezaevindeki hücrede yeni yaşamına yerleşti.

Egyptian began to be written using the Greek alphabet in the 1st century.

Mısır dili 1.yüzyılda Yunan alfabesi kullanarak yazılmaya başladı.

Osiris, Anubis, and Horus are some of the most famous ancient Egyptian deities.

Osiris, Anubis ve Horus en ünlü antik Mısır tanrılarından bazılarıdır.

Almost all the world condemns Hosni Mubarak because he made the Egyptian people poor.

Tüm Mısır halkını fakirleştirdiğinden dolayı neredeyse tüm dünya Hüsnü Mübarek'i kınıyor.

Archeologists have found pots of perfectly preserved honey while excavating an ancient Egyptian tomb.

Arkeologlar eski bir Mısır mezarını kazarken mükemmel bir şekilde korunmuş bal tencereleri buldular.

The Egyptian society, but the biggest fear remains that temporary marriage will open up the

davaların yüzde on sekizine tekabül ediyordu . Bir kedi

News under the name of experience marriage, and the Egyptian lawyer said that he derived his idea

, ancak medya haberi tecrübe evliliği adı altında ele aldı ve Mısırlı avukat, fikrini

I would like to know more about the technology which was used in the construction of the Egyptian pyramids.

Mısır piramitlerinin yapımında kullanılan teknoloji hakkında daha fazla bilgi edinmek isterim.

An Englishman, a Scotsman, an Irishman, a Welshman, a Gurkha, a Latvian, a Turk, an Aussie, a German, an American, an Egyptian, a Japanese, a Mexican, a Spaniard, a Russian, a Pole, a Lithuanian, a Jordanian, a Kiwi, a Swede, a Finn, an Israeli, a Romanian, a Bulgarian, a Serb, a Swiss, a Greek, a Singaporean, an Italian, a Norwegian, an Argentinian, a Libyan and a South African went to a night club. The bouncer said: "Sorry, I can't let you in without a Thai."

Bir İngiliz, İskoç, İrlandalı, Galli, Gurka, Leton, Türk, Avustralyalı, Alman, Amerikalı, Mısırlı, Japon, Meksikalı, İspanyol, Rus, Leh, Litvan, Ürdünlü, Yeni Zelandalı, İsveçli, Fin, İsrailli, Rumen, Bulgar, Sırp, İsviçreli, Yunan, Singapurlu, İtalyan, Norveçli, Arjantinli, Libyalı ve Güney Afrikalı bir gece kulübüne gitmişler. Kulüp fedaisi de “Üzgünüm, bir Taylandlı olmadan içeri girmenize izin veremem.” demiş.