Examples of using "Distinct" in a sentence and their turkish translations:
Bu ayrı bir olasılık.
Fareler sıçanlardan farklıdır.
İki ayrı parça var.
Atlar, eşeklerden farklıdır.
O iki fikir oldukça farklıdır.
Onun farklı bir İngilizce aksanı var.
Tom'un farklı bir Fransızca aksanı var.
- Tom'un çok değişik bir bireysel dili var.
- Tom'un çok kendine has bir konuşma üslubu var.
ya da insanlar ve devlet arasındaki sözleşmesiyle
Uzun boy, basketbolda bariz bir avantajdır.
bir şeyleri yapmanın çok ayrı yönlerini kullanacaklarını söylüyor.
Tom İngilizceyi farklı bir Fransız aksanıyla konuşuyor.
Onun nasıl ilerleyeceği konusunda hiçbir belirgin fikri yok.
Bir kuyruklu yıldızın çekirdek denilen ayrı bir merkezi vardır.
Kanser tek değil fakat yüzlerce farklı hastalıklardan biridir.
ama onlardan üç belirgin ders aldım.
Atlar eşeklerden farklıdır.
çekişmeli, ayrı ve farklı bir şekilde bir şeyler yapmakla
Birinin Tom'un gitmesini istemediği konusunda farklı izlenim edindim.
Mary, Tom'un davranış ve iş alışkanlıklarındaki belirgin değişimi fark etmişti.
Onlar arasında belirgin bir fark var.