Translation of "Chips" in Turkish

Everybody likes chips.

Herkes patates kızartmasını sever.

- Tom is eating potato chips.
- Tom is eating chips.

Tom patates cipsi yiyor.

Our chips decode holograms

Çiplerimizin hologramı deşifre ediş şekli

You eat potato chips.

Sen patates cipsi yiyorsun.

From chipping come chips.

Yumurtaları kırmadan omlet yapılmaz.

Children love chips with everything.

Çocuklar her şeyle patates kızartmasını severler.

Chips are my favorite food.

Patates kızartması benim en sevdiğim yiyecektir.

This company manufactures computer chips.

Bu şirket bilgisayar çipleri üretmektedir.

Those chips aren't yet available.

Bu çipler henüz mevcut değil.

I brought chips and dip.

Cips ve sos getirdim.

Where are my potato chips?

Patates cipslerim nerede?

- I ate some potato chips.
- I ate some crisps.
- I ate potato chips.

Patates cipsi yedim.

You can't live on potato chips.

Sen Patates cipsiyle yaşayamazsın.

We're doing that electronically with our chips,

Biz de bunu çiplerimizle elektronik olarak yapıyoruz;

Potato chips are not good for you.

- Patates cipsi senin için iyi değildir.
- Patates cipsi size iyi gelmez.
- Patates cipsi sana iyi gelmez.

There isn't much nutrition in potato chips.

Patates cipsinde çok gıda yok.

Tom ate potato chips and drank beer.

Tom patates cipsi yedi ve bira içti.

Yanni needs to fix these windshield chips.

Yanni'nin ön cam çiziklerini tamir etmesi gerekiyor.

"Can these windshield chips be repaired?" "Sure."

"Bu ön cam çiziklerini tamir edilebilir mi?" "Elbette."

I say it and let the chips fall.

bunu söylüyor ve sonucuna göğüs geriyorum.

Incivility chips away at people and their performance.

Kabalık, insanları ve performanslarını ortadan kaldırır.

They are standing there and eating potato chips.

Onlar orada dayanıp patates cipsi yiyorlar.

Tom offered Mary and John some potato chips.

Tom Mary ve John'a biraz patates cipsi sundu.

The Van Horn family was in the chips.

Van Horn ailesi zengindi.

Not all English people like fish and chips.

Bütün İngilizler balık ve cips sevmezler.

- Tom loves potato chips.
- Tom loves potato crisps.

Tom patates cipsini sever.

If I start eating potato chips, I can't stop.

Patates cipsi yemeye başlarsam, duramam.

- I ate some potato chips.
- I ate some crisps.

Ben biraz patates cipsi yedim.

"What's your favorite food?" "Fish and chips with mayonnaise."

"En sevdiğin yemek ne?" "Mayonezli patates kızartması ve balık."

- Tom said he wanted to eat the fish and chips.
- Tom said that he wanted to eat the fish and chips.

Tom, balık ve cips yemek istediğini söyledi.

Tom and Mary are watching TV and eating potato chips.

Tom ve Mary televizyon izliyorlar ve patates cipsi yiyorlar.

I ate the whole bag of potato chips by myself.

Bir torba patates cipsini tek başıma yedim.

- Your fries are getting cold.
- Your chips are getting cold.

Kızartmalarınız soğuyor.

England is synonymous with football, fish & chips, and the Queen.

- İngiltere demek; futbol, balık ve patates kızartması ve de kraliçe demektir.
- İngiltere; futbol, balık ve patates kızartması ve de kraliçe demektir.

I shouldn't have eaten the whole bag of potato chips.

- Bir torba patates kızartmasının hepsini yememeliydim.
- Patates çipsinin tüm torbasını yememeliydim.

- Potato chips are my favorite.
- Potato crisps are my favourite.

Patates cipsleri benim favorimdir.

I've been living on potato chips for more than three years.

Üç yıldan daha fazla bir süredir patates cipsi ile geçiniyorum.

I want a pitcher of beer and a portion of chips.

Bir sürahi bira ve bir porsiyon patates kızartması istiyorum.

These potato chips are good enough to make you want more.

Bu patates cipsi, size daha fazlasını istetecek kadar yeterince iyi.

- Help yourself to more potato chips.
- Help yourself to more potato crisps.

- Daha fazla patates cipsi buyurun.
- Patates cipsinden alsana.

Tom just couldn't stop himself from eating the whole bag of potato chips.

Tom sadece tüm torba patates cipsini yemekten kendini tutamadı.

It's probably healthier to eat popcorn than it is to eat potato chips.

Patates cipsi yemeye nazaran patlamış mısır yemenin daha sağlıklı olması muhtemeldir.

If everyone chips in, we'll be able to finish painting the living room by noon.

Eğer herkes bağışta bulunursa, öğleye kadar oturma odasını boyamayı bitirebileceğiz.

Please put the potato chips in the bowl. Don't eat them directly from the bag.

Lütfen patates cipslerini kaseye koy. Onları direkt olarak torbadan yeme.

Tom woke up in the middle of the night and ate an entire bag of chips.

Tom gece yarısında uyandı ve bir paket cipsin hepsini yedi.

- Tom ate half a bag of potato chips.
- Tom ate half a bag of potato crisps.

Tom yarım paket patates kızartması yedi.

The seaman apprentice, sitting on a stool in a bar, ordered a beer while waiting for his basket of fish and chips.

Bir barda bir taburede oturan denizci çırağı balık ve cips sepetini beklerken bir bira ısmarladı.

- I love rabbits ... with French fries and a good glass of wine.
- I love rabbits ... with chips and a good glass of wine.

Patates kızartması ve bir bardak iyi şarapla birlikte tavşanları severim.