Translation of "Chairperson" in Turkish

The chairperson ordered silence.

Başkan sessizliği emretti.

We elected Jane chairperson.

Biz Jane'i başkan seçtik.

They elected her chairperson.

Onlar onu başkan seçtiler.

I was appointed chairperson.

Ben başkan olarak atandım.

We elected her chairperson.

Biz onu başkan seçtik.

Mike was elected chairperson.

Mike başkan seçildi.

Tom was elected chairperson.

Tom başkan seçildi.

The chairperson cut me short.

Başkan benim lafımı kesti.

The committee elected him chairperson.

Komite onu başkan seçti.

They appointed Miss Smith chairperson.

Onlar Bayan Smith'i başkan atadılar.

Ms. Asada was appointed chairperson.

Bayan Asada başkan atandı.

He talked to the chairperson.

O, başkanla konuştu.

We elected Ms. Jordan chairperson.

Bayan Jordan'ı genel başkan seçtik.

Mr. Jordan is the chairperson.

Bay Jordan başkandır.

Who will be the chairperson today?

Bugün başkan kim olacak?

The chairperson has asked for questions.

Başkan soruları rica etti.

Everyone is listening to the chairperson.

Herkes başkanı dinliyor.

- She addressed herself to the chairperson.
- She talked to the chairman.
- She talked to the chairperson.

O, başkanla konuştu.

Mike acted as chairperson of the meeting.

Mike toplantının başkanı gibi davrandı.

The chairperson should consider the minority opinion.

Başkan azınlık görüşünü düşünmeli.

Who is the chairperson of the meeting?

Toplantının başkanı kim?

- I was appointed chairperson.
- I was appointed chairman.

Başkan olarak atandım.

- We elected Tom chairperson.
- We elected Tom chairman.

Biz Tom'u başkan seçtik.

- She was named as chairman.
- She was appointed chairperson.

O, başkanlığa atandı.

- We elected Mr Jordan chairperson.
- We elected Mr. Jordan chairman.

Bay Jordan'ı başkan olarak seçtik.

- Mr. Jordan is the chairman.
- Mr. Jordan is the chairperson.

Bay Jordan başkandır.

- She talked to the chairman.
- She talked to the chairperson.

O, başkanla konuştu.

The chairperson has been associated with the organization for ten years.

Başkanın on yıldır örgüt ile ilişkisi vardır.