Translation of "Appointed" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Appointed" in a sentence and their turkish translations:

- I was appointed chairperson.
- I was appointed chairman.

Başkan olarak atandım.

Who appointed Tom?

Kim Tom'u atadı?

Who appointed you?

Seni kim atadı?

Who appointed them?

Onları kim atadı?

Who appointed him?

Onu kim atadı?

Who appointed her?

Onu kim tayin etti?

They appointed him manager.

Onu müdür atadılar.

He was appointed chairman.

O, başkan olarak atandı.

They appointed Jim manager.

Onlar Jim'i müdür atadı.

They appointed him chairman.

Onu başkanlığa atadılar.

I was appointed chairperson.

Ben başkan olarak atandım.

They appointed a judge.

- Onlar bir hakim atadılar.
- Bir yargıç atadılar.

Tom was appointed manager.

Tom müdür atandı.

They appointed Tom chairman.

Onlar Tom'u başkan atadılar.

We appointed Tom chairman.

Başkanlığa Tom'u atadık.

Tom was appointed superintendent.

Tom müfettiş olarak atandı.

- They appointed Mr White as manager.
- They appointed Mr. White as manager.

Onlar Bay White'ı yönetici olarak atadılar.

They appointed Miss Smith chairperson.

Onlar Bayan Smith'i başkan atadılar.

Ms. Asada was appointed chairperson.

Bayan Asada başkan atandı.

Tom appointed her as manager.

Tom onu müdür olarak atadı.

They appointed Tom administrative director.

Onlar Tom'u idari müdür olarak atadı.

Who cares who appointed Tom?

Tom'u kimin atadığı kimin umurunda?

I wonder who appointed Tom.

Tom'u kimin atadığını merak ediyorum.

The owners appointed him manager.

Sahipler, onu yönetici olarak atadılar.

Tom has been appointed chairman.

Tom başkan atandı.

A special prosecutor was appointed.

Özel bir savcı atandı.

Tom was appointed shortly after.

Tom kısa bir süre sonra atandı.

He appointed her as manager.

Onu müdire olarak atadı.

She appointed him as manager.

Onu müdür olarak atadı.

The president appointed a new manager.

Başkan yeni bir yönetici adadı.

We appointed him as our representative.

Biz onu temsilcimiz olarak atadık.

They appointed him as a director.

Onlar onu bir yönetici olarak atadılar.

Markku was appointed professor of theology.

Markku ilahiyat profesörü olarak atandı.

Tom has been appointed administrative director.

Tom bir idari müdür olarak atandı.

Tom was appointed by the governor.

Tom vali tarafından atandı.

He was appointed ambassador to Britain.

İngiltere'ye büyük elçi olarak atandı.

I've been appointed to help you.

Size yardım etmek için görevlendirildim.

He appointed me to do this task.

Bu görevi yapmak için beni atadı.

They appointed her to do the task.

Görevi yapmak için onu atadılar.

The appointed day is close at hand.

Kararlaştırılmış gün çok yakın.

Tom didn't expect to be appointed chairman.

Tom başkan olarak atanmayı beklemiyordu.

Caligula appointed his horse as a priest.

Caligula, atını papaz olarak atadı.

America is the world's self-appointed policeman.

Amerika dünyanın kendi kendini tayin etmiş polisidir.

Tom doesn't want to be appointed chairman.

Tom, başkan seçilmek istemiyor.

He appointed John to act as his deputy.

O, John'u vekili olarak hareket etmesi için atadı.

The president appointed each man to the post.

Genel müdür her bir adamı görevine atadı.

There is no hope of his being appointed.

Onun atanması hakkında hiç umut yok.

This is Tom Jackson, your court appointed attorney.

Bu Tom Jackson, mahkemen avukat tayin etti.

You are ten minutes behind the appointed time.

Belirlenmiş sürenin on dakika gerisindesin.

Tom appointed Mary to act as his assistant.

Tom Mary'yi onun asistanı olarak çalışması için atadı.

- He has just been appointed the U.S. Ambassador to Japan.
- He was just appointed as the American ambassador to Japan.

O şimdi Amerikan büyükelçisi olarak Japonya'ya atandı.

It was not long before he was appointed professor.

O çok geçmeden profesör atandı.

- She was named as chairman.
- She was appointed chairperson.

O, başkanlığa atandı.

The government appointed a committee to investigate the accident.

Hükümet kazayı araştırmak için bir komite atadı.

Do not fail to come here by the appointed time.

Belirlenen zamanda buraya gelmeyi ihmal etme.

He has just been appointed the U.S. Ambassador to Japan.

O sadece Japonya'ya ABD Büyükelçisi olarak atandı.

The executive committee appointed him the president of the company.

Yürütme komitesi onu şirketin başkanlığına atadı.

The minister appointed one of his cronies to a key position.

Bakan yakın arkadaşlarından birini önemli bir pozisyona atadı.

There was a heated argument as to who should be appointed chairman.

Kimin başkan olarak seçilmesi gerektiğine dair hararetli bir tartışma vardı.

If you can't afford a lawyer, one will be appointed to you.

Bir avukat tutmaya gücün yetmiyorsa, size biri atanacaktır.

He was appointed as commander of an elite group of Sultan’s personal bodyguards.

Sultan'ın kişisel elit korumalarının başına komutan olarak atandı

Because of the storm, we weren't able to arrive at the appointed time.

Fırtınadan dolayı, kararlaştırılan zamanda varamadık.

He was also appointed commander of Napoleon’s  Consular Guard. But he was dismissed after  

. Ayrıca Napolyon'un Konsolosluk Muhafızları'nın komutanlığına atandı. Ancak

He now promoted him General of Division, and  appointed him Inspector General of Cavalry.

şimdi onu Tümen Genel Komutanı olarak terfi ettirdi ve onu Süvari Genel Müfettişi olarak atadı.

Appointed governor of Andalucia, Soult administered the region with cold efficiency from his headquarters

Endülüs valisi olarak atanan Soult, bölgeyi Seville'deki karargahından soğuk bir verimlilikle

Yuka fell in love the moment she was introduced to the newly-appointed English teacher.

Yuka yeni atanmış İngilizce öğretmeniyle tanıştırıldığı an âşık oldu.

If you want a lawyer and can't afford one, one will be appointed to you.

Bir avukat istiyorsan ve buna gücün yetmiyorsa sana bir tane tayin edilecektir.

Unfortunately, he was appointed from Istanbul to Anatolia and his salary is not enough to live in Istanbul.

anadoludan İstanbul'a tayini çıkmış ve maaşı İstanbul'da yaşamak için yetmiyor malesef

Upon the day appointed for their execution she cut off her hair and dressed herself as if going to a fete.

Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.