Translation of "Argued" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Argued" in a sentence and their turkish translations:

We argued politics.

Biz politika tartıştık.

Now, many have argued

Bir çoğunuz,

He argued as follows.

O aşağıdaki gibi tartıştı.

Tom argued with Mary.

Tom, Mary'yle tartıştı.

I argued with Tom.

Tom'la tartıştım.

I argued with them.

Onlarla tartıştım.

I argued with him.

Onunla tartıştım.

I argued with her.

Onunla tartıştım.

Tom argued with me.

Tom benimle tartıştı.

Mayuko argued for the plan.

Mayuko planı savundu.

They argued about the sentence.

Cümle hakkında tartıştılar.

We argued the whole time.

Sürekli tartıştık.

My parents argued a lot.

Annem ve babam çok tartıştılar.

Sami and Layla never argued.

Sami ve Leyla asla tartışmadılar.

Tom and Mary never argued.

Tom ve Mary hiç tartışmadı.

Tom and I never argued.

Tom ve ben hiç tartışmadık.

Sami and Layla argued sometimes.

Sami ve Leyla bazen tartıştılar.

Sami and Layla argued frequently.

Sami ve Leyla sık sık tartıştılar.

I argued with him about it.

Onun hakkında onunla tartıştım.

They argued about anything and everything.

- Onlar ne var ne yoksa tartıştı.
- Onlar her şeyi tartıştı.

Tom and Mary argued all afternoon.

Tom ve Mary bütün öğleden sonra tartıştı.

She argued with him about money.

O, para hakkında onunla tartıştı.

Tom argued with Mary about money.

Tom Mary ile para hakkında tartıştı.

Tom and Mary argued all night.

Tom ve Mary bütün gece tartıştı.

Tom even argued with the judge.

Tom hâkimle bile tartıştı.

Tom and Mary argued a lot.

Tom ve Mary çok tartışıyorlardı.

Tom and I argued a lot.

Tom ve ben çok tartıştık.

Nobody argued against choosing him as chairman.

Onun başkan olarak seçilmesine kimse karşı çıkmadı.

Have you ever argued with your manager?

Hiç yöneticinle tartıştın mı?

They argued that the earth is round.

Dünya'nın yuvarlak olduğunu doğruladılar.

They argued a little about the rent.

Kira hakkında biraz tartıştılar.

I argued her out of going skiing.

Kayağa gitme konusunda onunla tartıştım.

I argued with them about the matter.

Konu hakkında onlarla tartıştım.

I argued with Yoko a little bit.

Yoko ile biraz tartıştım.

Columbus argued that the earth was round.

Columbus dünyanın yuvarlak olduğunu savundu.

Have you ever argued with your parents?

Hiç ebeveynlerinle tartıştın mı?

Tom argued with Mary about the matter.

Tom sorun hakkında Mary ile tartıştı.

The lawyers argued the case for hours.

Avukatlar davayı saatlerce savundu.

I argued with Tom a little bit.

Tom'la biraz tartıştım.

Layla and Sami argued repeatedly that night.

Leyla ve Sami o gece defalarca tartıştılar.

- Sami and Layla argued a lot.
- Sami and Layla argued frequently.
- Sami and Layla would argue a lot.

Sami ve Leyla çok tartışıyorlardı.

Our representative argued against the new tax plan.

- Bizim milletvekili yeni vergi planına karşı çıktı.
- Temsilcimiz yeni vergi planına karşı çıktı.

He argued his daughter out of marrying Tom.

O, Tom'la evlendiği için kızıyla tartıştı.

I argued with him about the new plan.

Yeni planım hakkında onunla tartıştım.

Is it true that you argued with Taninna?

Taninna'yla tartıştığın doğru mu?

She argued with him about their children's education.

O, onunla çocuklarının eğitimi hakkında tartıştı.

She argued with him and then hit him.

O, onunla tartıştı ve sona ona vurdu.

Sami and Layla argued about her drinking issue.

Sami ve Leyla içki meselesiyle ilgili tartıştılar.

The two scholars argued for hours about biblical hermeneutics.

İki bilimci, incil yorumları hakkında saatlerce tartıştılar.

Sami and Layla argued over custody of their children.

Sami ve Leyla çocuklarının velayetini tartıştılar.

He argued for our forming the alliance with that nation.

O, o ülke ile ittifak kurmamızı savundu.

He argued that nuclear weapons were a threat to peace.

O, nükleer silahların barış için bir tehdit olduğunu ileri sürdü.

This is the first time I've ever argued with Mary.

Bu, Mary'yle şimdiye kadar ilk kez tartışmamız.

Beth argued that Sally was only pretending to be innocent.

Beth, Sally'nin yalnızca suçsuz numarası yaptığını iddia etti.

Columbus argued that he could reach India by going west.

Columbus batıya giderek Hindistan'a ulaşabileceğini iddia etti.

We argued with each other about the best place for a holiday.

Bir tatil için en iyi yer hakkında birbirimizle tartıştık.

After they argued, they didn't speak to each other for a week.

Onlar tartıştıktan sonra bir hafta birbirleriyle konuşmadılar.

Tom and I argued with each other about what we should do.

Tom ve ben ne yapmamız gerektiği konusunda birbirimizle tartıştık.

I never argued with my stepmother, nor did she give me reason to.

Üvey annemle hiç tartışmadım veya o bana gerekçeler vermedi.

It can be argued and probably there is no answer, there are many candidates.

bu çok tartışılır ve muhtemelen bunun yanıtı yoktur, çok aday vardır.

She may have argued with him, but I don't think she could have hit him.

O onunla tartışmış olabilir fakat ona vurmuş olabileceğini sanmıyorum.

A homeless man and a three-year-old boy argued for an hour about whether or not Batman has superpowers, which he does not.

Evsiz bir adam ve üç yaşında bir erkek çocuğu Batman'in süper güçleri olup olmadığı hakkında bir saat tartıştı, ki o sahip değil.

- He argued his daughter out of marrying Tom.
- He convinced his daughter to not marry Tom.
- He convinced his daughter not to marry Tom.
- He talked his daughter out of marrying Tom.

O, kızını Tom'la evlenmemeye ikna etti.